Güneşle sallanan dalların evim olsa
Kimselerce sürelemeyeceğim
Aynalar kırıldı birden
Parçalarını batırdılar
Lüks düşkünü kılıksızlar
Hoyrat elli ve kocaman ağızlı
Belki de başka dünyaların insanı
O kadar yoksundular ışıktan
Kapkara günleri sapladılar
Biri sandalyede kolları iki yanda
Bir çocuksu ağlayışla koridorlarda biri
Büyük vicdansız binaların
Kör ve sağır kapıların önlerinde
Kıvrılmış kaderinin sandığında
Kimbilir hangi umutsuzluğun ağında
Kapkara günleri sapladılar
Dağıldı boncukları inci gerdanlığın
Yabancı yüzlere yepyeni kederlere
Sığınmışlardı dünyanın merhametine
Dalların evim olsa diyordum
Bunca evsiz hayalin artığı ben
Artık bir yere ait olamıyorum