Fezâya uzanan köprüler, yıkılalı çok oldu.
Bir gitmek sevdâsıdır tutturmuş d'ili...
Uyandığında, uyanıkken ve uyumadan,
Hatırladığı ilk kelime, zihnini yerinden oynatan.
Câmı kırık bir gözlük takmış; her yer, puslu.
Zehrini akıtamadığı her şeyi, büyütmüş göğsünde.
Bir çiçek gibi değil, bir yumru gibi!
Hayır; rengârenk değil, simsiyâh.
Bekle, zil çalmadan açma kapıyı.
Bu derin soğuk, etini keser atar.
Yol, çetrefilli; rûh, yorgun argın.
Varana kadar dayanır mı bu ayaklar?
Düşün, bir dünya dolanmıştı evvelden...