ölmekten uykuya vakit bırakmadım.


tırnaklarım cildimi kazıdı. ben birkaç şehre gittim ve bir ağız dolusu yalan mırıldandım. bir gürültü içinde, darağacıma gün saydım.


rüyamda seni gördüm. sonra o da geçti. hepsi geçti ama sen kaldın. gittin ama bende kaldın. caddenin başında yüreğimin sızısını kustum ama bulantım kaldı.


(dizlerim soyulmuş. her yerimde morluklar, porselenin parçalarını topluyorum teker teker, avuçlarım dar geliyor. sonra ben yutuyorum. porseleni, bulantımı, rütbesi düşük bütün iblisleri, kendimi ve midem hepsini asitinde yıkıyor.)


(üşüyorum, bu kışın sonu baharları getirmez bana. tavanımda çıplak bir kadın; kuşları soruyor, kuş bırakmadım, diyorum.)


seni çok özlüyorum.


geceleri çivileri çıkmış ciğerlerim senin peşine düşüyor. ve ben artık saklamıyorum. şehirleri kızıla boyadım, sen bihabersin.


eğer yaslayamayacaksam şakağımı göğsüne, ne kalır geriye?


(senin ellerin ellerimden gitti, ellerimden cihan gitti.


ben yittim gittim.


lakin ben gittiğim her yere kendimi de taşıdım.)


eksik kaldı bütün şiirlerim zira sonlarını unuttum hep. ben belki de sadece kendimi unuttum.