Selam Gizem. Nasılsın bugün? Dur bir bakayım sana., oturayım tam karşına. Sana dışarıdan bakmak nasılmış bir göreyim. Şimdi kapıdan sana bakıyorum. Saçların dağılmış. Pijaman diz yapmış. Rengi kızarmış sarmaşıklı balkonuna nasıl da mutlu bakıyorsun. Orası senin balkonun. Sana ait, büyüyen sarmaşıkların var. Odan ikinci el mobilyalarla nasıl da sana ait. Salonda oturmuş çay içiyorsun şimdi. Çok dalgınsın, uykulu bakıyorsun. Gülümsüyorsun çevrene bazen. Mahcup bakıyorsun. Utanmışsın. Yıllarca utandığını görüyorum ben. Ben senim. Şimdi senin beş yaşındaki halinim. Büyülenmiş bakıyorum şimdi sana, nasıl da büyümüşsün. Kadınsı hatların var, yüzün birine benziyor sanki. Annenin gençlik fotoğraflarına, onun kadar habersiz bakıyorsun etrafa. Saçlarını beğeniyorum. Dudağının kenarındaki ben yoktu, ne zaman geldi oturdu oraya. Beş yaşına ait değil ama seni sanki sen yapmış. Seni yoran ne bu kadar, ne yaşadın bunca yıl, ne zaman bıraktın oyuncaklarını, oyun arkadaşlarını hala hatırlıyor musun? Yine çok ağlıyor musun korkunca? Hepsini çok merak ediyorum. On beş yaşınım şimdi. Biraz hayal kırıklığı. Dışarıdasın. Arkadaşlarınla bir kafede oturuyorsun. Önünde kocaman bir bardak var. Daha iyi görünmeliydin. Hala genişsin. Daha biçimli olmanı beklerdim senden. Ne düşünüyorsun acaba? Yoksa hala mı? Yok artık, tüm bu fırtına dinmiş olmalıydı. Dindi değil mi? Söyledikleri gibi güçlü olduğunu gördün, güldün geçtin değil mi? Öyle söyle Gizem. Beni hayal kırıklığına uğratma daha fazla. Başaramamışsın işte. Bir köşede titreyen bedenine bakıyorum şimdi. Yine de seni yirmi dört yaşında görmek güzel. Gerçi yüzün hala çocuksu sanki. Bakışların sanki bir şeyı arar gibi. Ne arıyorsun Gizem? Yirmi dört yaşınım şimdi. Ne aradığını biliyorum. Duvarın kenarına yaslandım sana bakıyorum. Neler yaşadığını şimdi görebiliyorum. Elimde bir battaniye seni kocaman sarmak istiyorum. Yüzündeki ben dokuz yaşında merhaba dedi. On üçünde bedenin hamur gibi şekillendi. On yedide hayallerin cam gibi parçalanıp ruhuna battı. Yirmi dörtte nefes nefese kaldığını farkettin. Her çabanı, her korkunu, her hareketini kitap gibi okuyorum şimdi yüzünde. Seninle aynı yaştayım. Nasıl da kırgın olduğunu, öfkenin seni nasıl yakıp erittiğini görüyorum şimdi. Beş gibi büyülenmiş, on beş gibi hırçın bakmyorum sana. Sana hak veriyorum şimdi. Bırakmaya çalıştığını bilmesem bir sigara yakıp verirdim sana şimdi. Seni anlamak ne güzel. Şanslı hisset kendini, seni anlayan biri çıktı karşına. Kafana takılan her şeyi kökünden tutup çekmek, yerine umutlu tohumlar ekmek isteyen biriyim ben. Kendini eksik gördüğünde, beğenmediğinde ‘’saçmalama kızım gayet iyisin’’ demek isteyen biriyim. Izin ver sana iyi geleyim. Araştırayım. Güldürmeyi deneyeyim seni. Bu kadar sorumlu hissetme kendini. Yükünü ben alayım. Izin ver ki, bu dünyada güzel izler bırakalım. Şimdi al bu battaniyeyi. Çayını da tazeledim. Sakinliğine gülümse şimdi, bunu hakettin.