Önümde kaybolan şeyleri beklemeseydim, beynimde patlayan cümlelerden kaçabilirdim ama sessiz sedasız hayata şahit olmak bile cezalandırılmak için kafiydi. Köşede, merkezin ortasında, sadece fısıldayan, ardından ağzında yayılan nefretin kekremsi tadına aldanan adam kaçabilirdi. Çalılıklar yahut tuvalet onun yeni sığınağı olabilirdi. Cam fanusta taşınan kafataslarına küfür eden de kim? Yeni oyunlar türedi; herkes alışmış, öğrenmiş, doğuştan kurallarını biliyormuş gibi oynuyor. Oysa oynamak için didinmeme rağmen olmadı. Varlığıma başka renkler sürdüm. Derimi parlatan. -Mış gibi olmadı. Çığlıklar karşıladı. Tepeden kabarık saçlarıma bakma, şemsiyemin üzerine atla.
Atladı, kayboldu.
Sarsılan zihnin öfkeye ihtiyacı kalmadı. Susmak, susarcasına, suyu beklemeden, susarcasına susmak zihnin ilacıydı. Kağıt müsveddeleri yakılırken konuşmak yersizdi. Bir asker yakmanın zevkini tattığında, güneş görmemiş sayfaları cesetlerin üzerine fırlatırdı. Ruhu tedavi edemeden ölürdü hepsi. Hüznün kavradığı yaka düzelmezdi artık, yeni gömlekler dikmeli terziler, evlere perdeler dikmeden önce. İnsan savrulacağı son durağı sabırsızlıkla beklerken gözlerini beyaz duvarlar kusturdu da ne oldu? Ruhu felaketler doldurdu. Herkes bunu mu bekledi?
Beni bu kadar sert zannedersiniz üzülme gafletine düşerim. Kaybolan "şeyi" (özne olamadan ispat isteyeni) anlattım. İçim dolarken boşalmasını beklemekten deliren yerlerimi kestim. Sabır denilen kaypağı dost edinerek oyalandım. Yeni zihinler aradım, güneşi mızrakla delerek tanrıyla yarışan bir zihin... Üzerine titrediğim cam fanus kırılırsa renkler saçılırdı.
***
Yaşamın imkansızlıkları Abdullah Efendinin Rüyaları ve her an tetikte beklediğimiz korkuların yaşattığı acizliktir. Zaten taşlanmayı bekleyen adamın yuva kurması gibi saçmalıktan ibarettir bunlar. Yeni sloganlar böyleydi: Medeniyet kaostur, kargaşa bireyi ayakta tutar. Bu eşsiz uyumsuzluk içinde olan düzenin çatışması korkunçtu. Kaybolan şeyler de kültür sirkindeydi. Merak etmeyin, sımsıkı tutunun yeni uzvunuza. Bu debdebe ve dabbe'de insanın suyun sesini dinlemesi için yeni bilince ihtiyacı vardı.
Ölmeden önce susarcasına (nemli çarşaflara tutunurcasına) terzileri beklemek gerekti. Çünkü gömlekler (kahverengi, mavi, kara, beyaz renkte) dikilecek, devletler kurulacak ve fabrikalar mülakatla işçi alacaktı. Kana kana içeceğimiz pınarlar kanla doldu. Yaradan akan özün yuvasını yıktı oyun. Zaten oyun oynamayı bilmeyene yaşamak davul zurnaydı. Tercih: yedi başlı heykelde parlayan neşe. Onurlu yürümek için delirmemek şarttı. Uzun yaşamak için delirmek gerekti.
Parlayan derimde aşk dans etti.
Aşk, parlayan derimde dans etti.
Yağlı zemini gökteki ışık sevdi.
Gökteki ışık, yağlı zemini sevdi.
Hayatın şiirsel vakitleri olduğu gibi, ruhu çölleştiren anları da mevcuttu. Herhangi bir manzarayı izlemek veya Adem ağacını dinlemek sarsılan belleği inceltirdi. Ruhu kavrayan oyun, ne kadar şanslıydı ama neşemi kaybettiğim için kaybolanın peşindeyim. Yürekte fokurdayan şiir gömlek giymekten insanları kurtarabilirdi. Vakit tükendi.
F. Salih.
2021-09-16T23:18:27+03:00Teşekkürler mutlu ettiniz bu fakiri :)
F. Salih.
2021-09-16T22:42:37+03:00Teşekkür ederim Ayşenur Hanım :)