Gojo'ya,


İki gün önce karşılaştık. Tam da karşımda duran şu iki rafın arasında hem de.


Birbirimizi gördük, farkına vardık. Üzerinde açık renk bir ceket vardı. Gözlerin cam mavisiydi ve gözlerimdeydi. O gün neden konuşamadık Gojo? Neden kulaklıklarımı çıkarıp bir an olsun Elina Garanca'yı dinlemeyi bırakmadım?


L'amour est un oiseau rebelle

Que nul ne peut apprivoiser

Et c'est bien en vain qu'on l'appelle

S'il lui convient de refuser


Aşk vahşi bir kuşa benzer

Ehlileştirmeyi deneyen

Pişman olur

Çağırman boşuna

Eğer istemiyorsa

Gelmez


Böyle söylüyordu Carmen. Ciddiye almamışım sözleri.


Gerçek ismini bilmiyorum. Gözlerinden dolayı sana Gojo diyorum. Suratını giderek unutuyorum. Dikkat edemedim çünkü. Gözlerinden. Sesini de bilmiyorum. Nasıl yürüdüğün, nasıl gülümsediğine de dikkat etmedim. Aklım kardeşime alacağım bir hediyede ve aradığım kitaptaydı. Her yeri dolaştım ve çalışan beni mağazanın bir ucuna yönlendirdi ve seni kaybettim Gojo.


Buraya gelerek delilik mi ettim? Belki. Ama aptal değilim. Ruhum meraklı ve eşelemeyi sever. Sen de bunları bilmiyorsun Gojo. Beni bilmiyorsun. Burada olduğumdan bir haber kim bilir hangi hayatı yaşıyorsun.


Hayatta o kadar olasılık var ki Gojo. İçinde boğuluyorum. İtiraf etmeliyim ki bundan haz da alıyorum. Benim işim, telaşım, yaşamım olasılık olmuş. Her insan olasılığı öykülerim, romanlarım. Kurgu dediğin başka nedir ki? Bir daha karşılaşacak olmamız da bir kurguydu aslında.


Düşünsene sen dün yine geldin belki ben yoktum. Şimdi de sen yoksun. Şimdi başka bir şehirde de olabilirsin, başkasıyla da. Hiçbir tanı koyamıyorum bu vakada. Sen benim için bir "şey"sin.


Ve aklıma gelen sözler de şunlar:

Si tu ne m’aimes pas

Si tu ne m’aimes pas, je t’aime !

Mais, si je t’aime

Si je t’aime, prends garde à toi !


Dikkatli ol

Sen beni sevmesen bile

Sen beni sevmesen bile

Ben seni seviyorum

Ve ben sevdim mi

Gerçekten severim. 


Gojo, birazdan buradan ayrılacağım ve sen benim için bir karakter olarak yaşayacaksın. Bundan bi' haber.