Çocukluksuz
Yorgun
Umutsuz
Hapsetmiş kendini
Kendi kelimelerine
Hiçbiri kendi değil
Hepsi uyduruk
Kara yanık bir adam saltık
Sakallı orta boylu
Ortalamaya göre yakışıklı
Ortanca çocuk huysuzluğu
Onca yıl yaşamış
Ucuz votkalar yüzünden
Ne yaşadıysa unutulmuş
Belki mutlu
Belki mutsuzmuş
Şimdi kimse bilmiyor ne olduğunu
Allah ona kapıları açıp durmuş
Kadınlar sevip durmuş
Hiç uzun ilişkisi olmamış
Onlarca kadın tanımsız
Loş odalarda gördüğü suratları unutmuş
Bir o kaldı aklında
O da hatırladıkça can yakan esmerliğiyle
Hiçbir memesini görmemiş
Hiçbir dudağının nemini emmemiş
Bir kadın varmış Gökçeköy'lü Saltık'ın aşık olduğu
Akdeniz kavrukluğunda
Çingene tenli bir kadın
Saltık'ı severmiş bir zamanlar
O kadınları onunla tanımış
O kadınları o çocuklukları o kadınla anlamış
Kadınlar çocuklar kadar küser
Kadınlar çocuklar kadar gider
O kadını unutamayınca
Kendini unutmuş
Uzak isimli bir kadınmış bu
Toplasan beş kere buluşulmuş
Kokusu yazları çay bahçeleri
Nereden hatırlandığı bilinmeyen bir anı
İlk öğretmenin ceketinin kokusu
Sanki babasının kar kokan şapkası
Alıp bir yere yerleştirememiş bu kokuyu
Doyamamış uzak isimli kadına
Semtin en leş karıları ile kol kola gezerken
Kırıp zincirleri sarılmış telefona
Uzak isimli kadını aramış her gece
Artık kullanılmıyormuş aradığı numara
Uzak isimli kadının
Çok daha uzaklara çıkmış daha tayini
Kadın okkalı bir memurmuş
Bizim saltık ise işsiz bir serseri
Gökçeköy'lü Saltık
Çocukluksuz
Yorgun
Umutsuz
Belki de bunlardan hiçbiri