Düşündüğümden de zor oldu adaptasyonum. Ruhumu dizginleyip daldım aralarına. Sokak sokak gezdim bedenleri. Bir bedeli vardı elbet. Asimile olmaya başlamıştım. Düşünmeden ve üşenmeden sözcükler dökülüyordu ağzımdan. Tüm kartları suya bastım. Kıyıda köşede kalanlar olmuş. Eksikleri tamamladım.

Değerlerimi yargılayanlara tıkadım kulaklarımı. Vasiyetini yazmaya zamanı kalmamış bir çöp olmaya başlamışım.

Ne garip...

Oysa katkısız karmıştım hamurumu.

İlmek ilmek işlemiştim içimdeki yünleri.

Ah bu boşboğaz günleri

Ah bantlı gözler

Vah haline düşünmekten aciz beyinler...

Diğerini kamçılayarak gün tamamlayan bağırsak kurtları

Ötekine gelecek sırayı bekleyen yaban çakalları.

Ağzından çıkanı filtrelemeye yeltenmeyenler

Ah dünya hali diyerek dünyayı bu hale sokan toplu iğneler...

Zafer bugün de sizindir!

Armağan ettik sessizce

Adaletsizliğimin canına yağsın tüm yağmurlar!

Yakmaya çalıştığım sigaramı söndürsün adsız rüzgarlar!

Yanıltıcı teraziler...

Ah soğukta üşüyenler

Vah haline sokaktaki hayvanların

Yer açamadık ya vicdanlarda, tıklım tıklım boşken üstelik!

Tüm sorun üstünlükte,

Yıldızlarca emirler dudaklarınıza layık.

Ceplerimde sözcükler

Ceplerimde derin anlamlar

Sırtımızdan eksik olmayan kırbaçların kirli izleri

Eseriniz, kasıt dolu, sindirmeye programlı, korkutucu tohumlar...