Gözlerimiz kapandı.


Ve insanların iğneli dillerinde boğulan bir çocuk havaya ateş açtığında gökyüzüne doğru ilerleyen minicik bir kıvılcım tanesi kadar sıcak ama buzlaşan dünyada ısısını paylaşan biri olarak hayal ettim seni.


Dudaklarımız buluştu.


Dudağımı dudağının etrafında açıp kapatırken ve sen de bana aynı dudak hareketleriyle eşlik ederken çıkan harmonik ses ve dudakların dansından çıkan kırmızı, tüm gökyüzüne yayılıp yıldızları kanla boyadığında insanlar bu kırmızıyı gökyüzünde işlenmiş bir cinayet zannederken hissettim seni.


Toplum yadırgadı.


Aslında bir cinayet vakası değildi yaşadığımız.

Yalnızca dudaklarımız birbiriyle dans ederken

Kırmızıya boyanmıştı tüm gökyüzümüz.