Bir güneş ve ay gibi, zamanın ve uzayın döngüsü tarafından ayrılmış.

Güneşin ayı kovalaması mümkün değildir, ve gece gündüzü geçemez. Gözle görülmeyen belirgin bir sınırlama gibi görünüyor, ancak Tanrı, her şeyin üzerindeki büyüklüğü içinde, muazzam ve güzel anlar yaratıyor, yani bir güneş ve ayın buluştuğu bir tutulması.


Bazen, kendimizi dünya üzerindeki iki farklı uçta olan güneş ve ay gibi hissedebiliriz. Belki de güneşin ve ayın arasındaki mesafenin arkasında bir hikmet vardır. Belki de Tanrı bize sabır ve beklemeyi öğretiyor, bir gün buluşmanın gerçekleşeceği inancıyla beklemek. Mesafeyi korumak zayıflık değil, tam tersine, doğru zaman ve mekanı sağlamak için bir bilgeliktir.


Beklemek, güneşin ve ayın birleşmesini beklemek gibi bir seçenektir. Geçen her saniyede, umut ve hayallerin renkli tonları hayat yolunu süsler. Kelimeler her zaman güvenilemez ve umutlar kesinlik sağlamasa da, bu sadece şans ve tesadüfe güvenmekle ilgili değildir. Bekleme sürecinde, her şeyin yerine oturacağına olan inanç ve dualar, zamanın rehberi olacaktır.


Gelecek, göremediğimiz bir gizem olsa da, zaman devam ettiği ve ruh yaşadığı sürece, seçme ve özgürlüğe sahibiz. Ancak, her bir seçimin sonuçlarını taşıma hazır olmalıyız. Birbirine dönmeyen bir aşk, güneş ve ay gibi, belki de zamanı geldiğinde bir araya gelecek. O zaman geldiğinde, tüm sabır ve bekleyiş, kaderin yazdığı güzel bir aşk hikayesinde renkli bir gökkuşağı olacak.