Çekmece sırrı bazı anılarımız
ne zaman uğrasa sokağımıza bitmeyen gölge sesleri
hani boş kalır ya anadoluda bi köy ansızın
suyu kurur çocukluğumuzdaki ırmakların
mevsim işte o mevsimdir ve kederle saçar yolumuza yapraklarını kahverengi
çürür toprak üstü sonra ağaç diplerinin
eskilerden biri ölür annemizin telefondaki sesinde
büyüdüğümüz kerpiç evlerin üstü başı viran
el mahkum kime secde etse gönül
içimizin tozlu yollarından çaresiz uğurlanır
belki yattığımız düşlerin hayalkırıklığıyız
sonrasındayız gölge seslerinin
ötesinde güneş düşecek bahtımıza yanarken bulutlar figanlarıyla
o sevmediğimiz çıkmazlarımız her sonbahar isimsiz kalacak