Bugün hatta şimdi aklıma 'hissetmek' takıldı. Rüzgarı hissetmek, teninde. Sanki ihtiyaç gibi. Ardından o etkiyi eşyalarda görmek. Onlar savrulurken, sadece seslerini işitmek.. Basit bir eylem ama izlemek sadece, uzaktan görmek her şeyi. Sanki az önce içindeyken şimdi dışında olmak filmin, yaşadığın hayatı ilmek ilmek görmek dışarıdan. Her şeyi tüm çıplaklığıyla ve acısıyla görmek..
Sadece görmek mi?
Bilmiyorum.
Belki hissetmek, hissetmeyi bile hissetmek.
Konuyu değiştiriyorum inceden.
Bakmak ve görmek eylemleri..
Böyle sesli okuyunca birbirlerine aitler ve aynılar gibi. Ama aslında o kadar ayrı ve bağımsızlar ki. Her gün her saniye bir şeylere bakıyoruz ama kaçını görüyoruz? Kaçının dışındakinin içindekinden farklı olduğunu düşünüyoruz? Her şeyin bi ışığı olduğuna inanırım ben. Baktığımız her şey bir yıldız gibi parlar bize, sadece bir kaçımız görür bunları. Çünkü bi kaçımız mânâ arar çevresinde. Gökyüzüne bakıyorum kuşların evini, tanrının elini, yıldızların her gün milim milim yer değiştirişini hatta her yağmurun bi öncekinden farklı oluşunu o her damla yağmurun toprağa her değdiğinde çıkardığı kokunun bile bi öncekinden üstün oluşunu görüyorum.
Sadece görüyor muyum?
Yoksa hissetmek mi bu ?