Yıkarak geçiyorum kentin duygu dolu anlarını

Zihnimdeki imgeler uymuyor dışımdaki dünyaya.

Örneğin batıda bir Tanrıça yitiriyor varlığını

Kan kızılı bir yağmurun, tapınağın avlusuna dökülüşünü izliyorum.

Ve Heraklitos'un fragmanları

İyice anlaşılmaz hâle geliyor.

Ve ben yüzümü döndüğüm an Smirni'ye

Güneyde ise

Çekik gözlü bir Asyalı ruhunu teslim ediyor bana.

Benim işim ruhlardan parçalar koparmak mıdır yoksa?

Yoksa mezarcılığa mı alıştım dört ayaklı dostlarım sayesinde?

Ve ben hangi ara kucakladım dört nedenden en lanetini?

Pratiğe uymayan skolastik bir gevezeliğin soyutluğu tırpanlayadursun ruhumu

Tüm bu ikilikleri aşarak vardım buraya

Bir yanım Atina'ydı

Diğer yanım Sparta.

Kanla sulandı ruhumun toprakları

Yine de yaşam,

Bizi biteviye hırpalayan yaşam,

Tohumlarını bırakıverdi zihnimin bereketli yerlerine.

Ve ben insan olmaklığa doğru uzatırken ellerimi

Dineldim

Şu hırgürü eksik olmayan dünyaya karşı.

İşte o zaman

Aşk bana yeniden

İsyan bana yeniden tutundu köklerimden.