Evreni, sessiz izleyen bir ruh olduğumu biliyorum. Bu sessizliğimde bana verilen en güzel olaylar elbette yaşadığım absürt komedyalar. Bu olaylar hayatımın kaderini değiştirmeyen andan ibaretler. Hepsi bu. Tuvalet olduğu halde tekerlekli sandalyeli bireyin iki defa aynı kaldırıma işemesi gibi absürtlükte. Onu uyarabilirdim ama etrafımı izlediğimde oluşan salak komedyası bana haz veriyor. Bu sessiz evreni izleyen ve anı yaşayan ben olarak görünmez adam statüsünde oluyorum.


Keyifli anların bolluğu var elbette görünmez adam statüsünün en üst seviyesi bundan geçer. Hayattan keyif alırsınız, gülersiniz, insanların mutluluğu yaşamınız için yeterli bir sebeptir. Her şey mükemmeldir sizin için fakat bu hayat artık size ait olmadığını hissettiren tinsel uyanışlara sebebiyet verecektir. Kendinizi sorgulamanıza ve seçimlerin hangisini yapacağına kafayı yemek üzerinedir. Sunulan iki seçenekten birisini seçme zorunluluğu ve sonrasında yaşanacak olayların bilme potansiyeli, görünmez adam için en yorucu duygu yoğunluğu olabilir. Yoruluyorum. Ne seçeceğimi bilmiyorum onun yüzden hep üçüncü seçenekten gitmeyi tercih ediyorum. Anı yaşamayı ve iyi bir insan olmak bu hayattaki tek amacım. Bu amacımı kaybetmek istemiyorum. Her seçeneklerim bunu egale etmeyecektir ama yaşanan duygu karmaşası diğer insanlara zarar verecektir. Bir seçeneği seçtiğimde altında oluşan hayal gücü ile adeta geleceği görüyormuş hissiyatı veriyor bana. Hislerin altında yaşamak beni zorluyor ve korkutuyor.

Bunlar, farklı evrenlerde benim için yaşanan olaylardan ibaret ve bu hissiyat beni çok yaşlı hissettiriyor. Genç görünümlü bir yaşlıyım. Görünmez adam statüsünde birisi evren için önemli olduğunu bilir fakat bu düzeni değiştirecek bir gücü yoktur. Herkesin mutlu olmasını ister fakat gerçek adalette kılıç her zaman var olduğunu da bilir. Her zaman saf iyi bir şekilde hayatıma devam edemem. Ben o yüzden ışığın ölümüne giderken yukarıya bakarak ışığı reddettim. Bana sunduğu her güzel olasılıkları elimin tersiyle çevirdim. Ben ölüm ve yaşamın sonsuzluğu içinde oluşan dengeyim ve ben bu dengeyi getiren görünmez ve niteliksiz bir kişiyim. Yaşadığım bütünsel kolektif bilinç beni görünmez yapıyor. Evrendeki tüm persona kişiliklerimi beynim ve kalbimle yaşıyorum. Sonra kendime sorduğum soru ''Ben Kimim?'' oluyor. Evren bunu bana imzamla cevaplıyor aslında baştan seçtiğim ve o değiştirmediğim imzam. Ellerimde, insanların yüzlerinde o imzayı sürekli görüyorum. Herkesi kalbimde hissetmek ve empati duymak böyle bir his işte. Herkese bakabiliyorken hiç fark edilmemek, görünmez adam için tasarlanmış bir yaşam biçimi gibi.


Bu olay beni üzmüyor çünkü tek başıma kendi kendimi tanımak çok güzel bir hissiyat. Evrenle konuştum ve yıldızlar bana cevap verdi. Tek istediğim soru kendimi bu sonsuz evrende kim olduğumu bulabilmekti. Ben ne olduğumu biliyorum. Evrenin parçası olduğumu biliyorum


H.