Mahallenin acımasız çocukları tarafından kuyruğuna teneke bağlanmış bir kedi gibi

Nereye gidersem yanımda götürüyorum hayata olan kırgınlık ve hüsranlarımı...

Arkamı dönmüş durumdayım

Bakışlarımı, odağımı yalnızca ve tamamen önüme, ilerilere yöneltiyorum

-Ya da ben öyle sanıyorum.-

Lakin kafamı geriye çevirip arkama bakmamak;

Kuyruğuma bağlanmış tenekelerin, ben ilerlemeye çalıştıkça yerlerde sürünerek tangır tungur sesler çıkarmalarına ve böylelikle mevcudiyetlerini bana ha bire hatırlatıp durmalarına engel teşkil etmiyor...

Her yer

Gürültü kirliliği...

-Yalnızca benim işitebildiğim türden...-

‘’Tangır tungur tangır tungur tangır tungur…’’

Kuyruğuna teneke bağlanmış bir kedi, sokaklarda can havliyle dolanırken

Herkes görebilir o tenekeleri, işitebilir o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri

Açıklama yapmasına, kendini ifade edebilmek için müthiş geniş ve gelişmiş bir kelime haznesinin olmasına gerek yoktur kedinin

Derdini anlatabilmek için yüz bin saat laf anlatmasına, dil dökmesine, yardım çığlıkları atmasına açık açık

Gerek yoktur…

İlaveten acıklı bir tondan miyavlayabilir belki fakat bariz ki bu bir gereksinim değildir...

Görüp geçen, kedinin içinde bulunduğu hâli fark etmesine rağmen görmezden gelerek arkasını dönüp giden, duyar kasları -sız' laşmış ve de sızım sızım sızlayan duyarsız insanlar muhtemelen olacaktır

Fakat illaki bir yardım eden çıkar aralarından

O kadar insanın arasından en az bir tane yardım eden çıkar…




Görünmez kuyruklarına görünmez tenekeler bağlanmış insanlar ise

Gittikleri her yere beraberlerinde götürürler o tenekeleri ve o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri, tıpkı kediler gibi...

Her yer

Gürültü kirliliği…

-Yalnızca onların ya da görünmez kuyruklarına görünmez tenekeler bağlanmış diğer insanların işitebildiği türden...-

‘’Tangır tungur tangır tungur tangır tungur...’’

Fakat görünmez kuyruklarına görünmez tenekeler bağlanmış bu insanların yardım bulma, bir yerlerden ve birilerinden yardıma ulaşma olasılığı;

Görünür kuyruklarına görünür tenekeler bağlanmış kedilere nazaran düşüktür, çokça düşük hem de...

-''Herkesin kendi görünmez kuyruğuna bağlanmış görünmez tenekeleri kendine!''-

Herkes kendi görünmez tenekeleriyle baş başa, bir başına

Başka kim bu görünmez tenekeleri görebilir, başka kim bu görünmez tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri işitebilir

Başka kim yardım edebilir onlar ilerlemeye çalıştıkça arkalarından beraberlerinde sürükledikleri o görünmez tenekeleri söküp atmaya...

Görünmez kuyruklarına görünmez tenekeler bağlanmış diğer insanlar zaten kendi dertleri, yalnızca kendilerine görünür kılınan kendi tenekeleri ve yalnızca kendilerine işitilir kılınan o tenekelerin sesleri, olanca gürültü kirliliği ile baş başa...

Bunların dışındaki diğer insanlar için ise hakikaten görünmez o tenekeler ve işitilmez o tenekelerin sesleri

O diğer insanların nazarında; biz görünmez tenekeli insanlardan yana yok gürültü kirliliği

Hatta sanıyorum ki onlar nezdinde fazla sessiziz ve de bir miktar ıssız

Issız, sessiz, tekinsiz, ipsiz ve de sapsız belki

Belki bir miktar tuhaf, gizemli

Baştan çözülmesi basit gibi görünen belki ama gittikçe karmaşıklığını gözler önüne seren belli ki… 




Bir sanrı tohumu ekiyorlar biz görünmez tenekeli insanların içine o diğer insanlar...

Kendimizi her daim ifade etmemiz, içimizden ve aklımızdan geçen her şeyi dile getirip detaylıca açıklamamız, onların bizi anlamlandırabilmesi ve çözebilmesi için yardımcı olacak araçları onlara her daim sunmamız gerektiğine ilişkin bir sanrı tohumu bu...

Yanında ise bu sanrı tohumunun biricik ahretliği: ‘’Bende bir sorun mu var?’’ hissi…

O diğer insanlar bizi anlayamadıkça, çözemedikçe     

Anlamaya ve çözmeye çalışırken saf sevgiden ziyade salt meraktan türeyen debelenmeler içerisine girdikçe

Bunları gören, fark eden biz görünmez tenekeli insanların içinde beliren ‘’Bende bir sorun mu var?’’ hissi ve ona eşlik eden rahatsızlık, irrite olmuşluk hâli…

O diğer insanlar, bizden her daim kendimizi ifade etmemizi ister ve bekler durumdalar

Oysaki her daim sözcüklerle ifade bulamaz insanın tüm hisleri, içinde bulunduğu hâletiruhiyeler ve daha nicesi…

Zira bazen insanın bizzat kendisi de anlayamaz neler hissettiğini, anlamlandıramaz tam olarak neler olup bittiğini, geçmişte içinden geçmiş ve halihazırda içinden geçmekte olduğu süreçleri...

Bazen ise bu insanlar fazlasıyla yorgundur

Aslında görünmez tenekeli insanlar hep çok yorulur

Görünmez kuyruklarına tüm ağırlığını bindiren o görünmez tenekeleri beraberlerinde taşıyarak yol almaya, ilerlemeye çalışmak ve yol boyu o tenekelerin çıkardığı tangır tungur seslere katlanmak zorunda kalmak fazlasıyla yorar onları...

Tüm bu keşmekeşin, gürültü kirliliğinin arasında bir de o diğer insanlara yüz bin saat laf anlatmak, dil dökmek, açık açık yardım çığlıkları atmak mı?..

-‘’Hayır, teşekkürler.’’-

Bu görünmez tenekeli insanlar öyle bir şey arar, öyle bir mucizenin hayatlarında zuhur etmesini isterler ki;

Müthiş derecede genişletmeleri ve geliştirmeleri onlar için çocukluk dönemlerinden itibaren hep bir zaruret teşkil etmiş kelime haznelerine artık o denli sık başvurmaları, anlaşılmak için olanca dil dökmeleri gerekmeksizin

O diğer insanların arasından birileri onların görünmez kuyruğuna bağlanmış görünmez tenekeleri görsün, o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri işitsin

Ve onlara bir şekilde yardım etsin...

Bu isteklerini beklentiye dönüştürme hak ve hadleri olmadığının farkındadırlar

Zira o diğer insanların hiçbiri, onların o görünmez tenekelerini görmek ve o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri işitmek durumunda değildir

Hatta bunu onlardan beklemek, kuvvetle muhtemel ütopiktir...

Dolayısıyla bunu bir beklentiye dönüştürmemeye özen gösterirler fakat bir yandan da buna yönelik bir istenci içlerinde taşıyor olma hâline izin vermekten de kendilerini alıkoymazlar...

Görünmez tenekeli insanlar, içlerinde bilfiil taşımakta oldukları ve kimseye itiraf edemedikleri bu istenç -ve tabii bir de yerlerde sürüne sürüne arkalarından onları takip eden müthiş sadık tenekeleri- eşliğinde bakışlarını, odaklarını daima önlerine, ilerilere yöneltmeye gayret ederek o diğer insanların arasından birilerinin onlara bir gün, bir şekilde yardım edeceğini ümit ederler...

Kaldı ki; kendi kendilerine bir şekilde söküp atmaya çalışmışlardır o tenekeleri çoktan

Hem de defalarca…

Ama zordur,

Arkandan seni ha bire takip eden, mevcudiyetini sana ha bire hatırlatıp duran bu görünmez tenekeleri kendi görünmez kuyruğundan bir başına söküp atmak oldukça zordur…

Eninde sonunda kabul edersin, kabul edeceksindir yardıma ihtiyacın olduğunu

Fakat artık öyle bir noktanın üzerinde bulunuyorsundur ki; hislerin sözcüklerle ifade bulamayacak kadar bulanmış, duyumsamakta olduğun envaiçeşit hislerin arasındaki net ve belirgin sınırlar gittikçe silinerek birbirine karışmıştır...

Tabii bir de yorgunsundur fazlasıyla artık, fazlasıyla yorulmuşsundur

Dolayısıyla o diğer insanlara yüz bin saat laf anlatmaya ne takatin ne de yüksek seviyede tahammülün kalmıştır…




‘’Beni anlamaları, görünmez kuyruğuma bağlanmış görünmez tenekeleri görmeleri ve o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri işitmeleri için dil dökmem gerekmeksizin o diğer insanlar arasından bana yardımcı olmaya -ütopik biçimde- gönüllü birileri çıkarsa ne âlâ, çıkmazsa pekâlâ…’’

Türküsünü diline dolayıp ağzının içinde şöyle bir çevirerek teselli etmeye çalışırsın kendini...

İşitmemeye çalışarak;

Sen ilerlemeye çabalarken bir yandan da arkandan sürüklenen o tenekelerin çıkardığı tangır tungur sesleri...