Son zamanlarda aklıma kurcalayan bir soru var;

Geride bırakmak mümkün mü?

Yaşadığın herhangi bir olayı, verdiğin acı bir kaybı, hayatına giren ve çıkanları ya da bir türlü giremeyenleri, girmesi için çabalayıp umutsuzca beklediklerini…

Geride bırakmak mümkün bence, zihnimizinde gerilerinde, kalbimizin en derinlerinde. Daimi bir olasılıkla;

Acaba nasıl olurdu, o ilk adımı atmasaydım, bazı şeylerin farkına daha erken varsaydım, bu kadar fedakar olmasaydım, kendimden daha çok taviz vermeseydim nasıl olurdu her şey?

Pek farklı olmazdı, geçmişten beri peşini bırakmayan o hislerden arınmadan. Yaşananı, yaşandı olarak kabul etmeden. Evet, bu sadece bir deneyimdi, belki de öğrenmem gereken şeyler vardı diyemeden.

Bir şeyleri geride bırakıp yoluna devam edebilmenin tek anahtarı kabullenmek. Her ne olduysa, bazen buruk bir tebessümle, bazen gözyaşıyla bazen de utançtan kızaran yanaklarla, sadece kabullenmek.

Kabullenmek ve umut etmek

Yazıldığı kadar kolay okunmadığı gibi , hayatta her zaman tozpembe seçenekler sunmuyor bizlere. Ama biz bundan ibaretiz, hepimiz farklı olasılıklara doğmuş anı kutularıyız. Karanlık odaların dolap üstlerinde unutulmuş, tozlu anı kutuları…

Anı kutuları her zaman tatlı anıları barındırmıyor içinde, iyi kötü her anıyı sahiplenmek ve kabul etmek o anı kutusunun tozuna üflemek gibi. Ya unutulmuş tozlu kutu olmaya devam edeceğiz, ya da kutunun üstünü üfleyip yeni anılar biriktireceğiz.

İyi veya kötü, geride bıraktıklarımızdan değil, devam ettiklerimizden, umudumuzdan ve göze aldıklarımızdan ibaretiz…

Tüm bunları yeniden düşünmemi sağlayan bu tatlı şarkıya göz atmak isterseniz; https://open.spotify.com/intl-tr/track/53YGeh1axUhKgrJIpw8yuS?si=95c1e3a07a844dfd