Biz iki mahkum

Birbirine bağlanmış kelepçeli ellerimizle

Toprağı sürüp sevgimizi yeşerttik

Karanlık gölgeler arasında


Sen ki siyah taşlar altında

Kovuklarda saklı

Güneşli bahçemi yarattın

Kapanırken üstüme

Zamanın cılız ışıkları

Hatırlıyorsun değil mi

Kelebeğin sessiz kanatları gibi

Sana uzanan ellerimi


Biz ki yürüdük

Yalnız kalmış bir oyun içinde

Ne kadar da benziyorduk birbirimize

İpi kopmuş iki uçurtmanın

Gökte savrulurken

Birbirine düğümlenen iplerine


Ben ki

Bakışında gördüm düşüncemi

Ve kaç bakışında

Gecelerime misafir yaptım

Yoksun aydınlığını


Çırpınırken avuçlarında

Kanatlarımı bağladım

Uçmamak için çocukluk rüyalarına

Sesinle ördüm uykularımı

Tanrılaştırdığım göğsünde

Enginlere yelkenler açtım

Güneşin saçlarına takılı kaldı

Beni ısıtmayan ellerinin sıcaklığı

Sonunda

Kanatsız martılar gibi boğuldum

Yıldız yosunu bakışlarında


Biz ki bilemedik

Ne kadar yakın ne kadar uzaktı

Gözlerimizde ışıldayan yıldızlar

İmkânsızın çarkında

Zamanla oyun oynadık

Ve boş yere

Kış mevsiminde güller açtırıp

Gece ile gündüze masallar anlattık


Şimdi

Biten bir yolun sonunda mıyız

Öpüşmekten sözsüz kalan

Dudak kesiği acılarımızla

Razı gelecek mi ellerimiz

Birbirinden ayrılmaya


Sen ki

Artık

Gülümsüyorsun geceye

Ama yine de

Kendini görmek istersen

Gözlerimle bak güneşe…