Birbirini kovalayan olaylar var. İnsanın içini dışına çıkaran ağlama anları… Anlamlandırması zor durumlar var. Tarihler, sabahlar, akşamlar, konuşulanlar ve mezara saklananlar. Tüm bunlar bir hikâyenin parçası olabilir mi? Muhatabına hiçbir zaman ulaşmayacak bir mektup belki. Belki de gerçek mi değil mi asla bilemeyeceğimiz bir “günce”.
12 Aralık 2018
Bilirsin Pera, hislerdir bana göre asıl olan. Bu, arada kalmışlık hissi çok zormuş. Bazen kendimi şimdi ile geçmiş arasındaki bir arafta hissediyorum.
Bugün iki damla gözyaşı akıttım avuçlarıma. Çok sevdiğimiz, el ele yürümekten büyük keyif aldığımız sokağa düştü çünkü yolum. Olur olmadık anlarda karşıma çıkıyorsun. Yemek kokularının parfüm kokularına karıştığı neşeli bir sokak oluyorsun bazen. Gözlerimi alamadığım ışıl ışıl, şık bir mekan oluyorsun. Ben öyle bir yerde, öyle bir akşamda; kemanına dökülen reçine tozuna aldırış etmeyen hüzünlü kemancının bize çaldığı şarkıları bile hatırlıyorum. Umarım iyisindir uzaklarda. Çok iyi…
18 Aralık 2018
Bugün o güzel şarkı çalındı kulağıma Pera. Duyar duymaz gülümsedim. Neşeli hallerin geldi aklıma.
Mevsim sonbahardı. Sokak sanatçısı gitarın tellerine vuruyor ve şarkı söylüyordu. Sense üzerinde yeşil palton, kafanda kahverengi şapkanla minik adımlarla dans ediyordun. Farkında değildin. Eteklerinden toprağa cemreler düşüyordu. Aylardan kasımdı Pera ama ayaklarını yere vurdukça ilkbahar geliyordu.
22 Aralık 2018
Bugünlerde işler pek yolunda değil. Evi değiştirmem gerekebilir hatta belki şehri de. Eskiden alışkanlıklarımı değiştirmek zor gelirdi. Şimdi öyle değil. Buralardan gidişin beni “ben”likten aldı Pera. Benim evim, şehrim ve yurdum senmişsin. Ben değişiklikten değil sensizlikten korkmuşum ve nihayetinde evimden de, yurdumdan da kovulmuşum işte.
Yine yanı başımda olsaydın dağlar gibi dimdik dururdum. Doğruyu söyler; dokuz da değil yüz dokuz köyden kovulurdum. Koymazdı bana.
Peki dediklerimi yaptın mı? Kendine iyi baktın mı? Hoşça kaldın mı?
25 Aralık 2018
Bu sabah bir uzun yol hayali oldun. Bilinmeyene gitmeye, keşfetmeye ancak seninle cesaret bulurdum. Dünyanın en güzel bahanelerini rafa kaldırır, düşerdim seninle yollara. Kısa ya da uzun şimdi gittiğim her yol derin bir hüzne çıkıyor. Dünya koca bir hüzün çıkmazı sanki.
26 Aralık 2018
Adını aldığın semte gittim bugün. Uzun sohbetlerimizi tekrar ve tekrar hatırladım. Binalar, sokaklar, hayvanlar, çiçekler ve aklıma gelmeyen pek çok şey sohbetlerimize ilham oluyordu.
Bir kedinin başını okşarken ben seni izliyordum ve merhamet seninle gerçek anlamını buluyordu. İnsanları izliyorduk bazen öylesine. Uzaklardan ezan sesi duyuluyordu ve ardından bir kilisenin çan sesi. Pek çok dilden sohbetler duyuyorduk bu sessizlik anlarında. Sen her dilde duam oluyordun Pera.
31 Aralık 2018
Yılın son günü. Yeni seneye yalnız bir giriş tercih edeceğim. O yüzden ailemi gündüz ziyaret ettim. Yüzüme öyle gerçek bir gülücük kondurmaya çalıştım ki bu beni çok yordu.
Çayımı içerken gözüm konsolun üzerindeki çocukluk fotoğraflarıma takıldı. Ben gülünce bana derdin ki; “Güldüğünde bir çocuğun gözlerine bakıyor gibiyim ve gözlerini çok seviyorum.” Şimdi acaba etrafında çizgilerin belirdiği gözlerim, zoraki gülüşlerimde neye benziyor?
Çok fazla kalamadım ailemin yanında. Yürümek istedim ve eve döndüm.
Yılın son gününde henüz yarısına geldiğim defterin artık benim için son sayfası bu. Yapamıyorum Pera! Bu bekleyiş, bu sesleniş, bu günlük ya da hikaye adı her neyse işte… Sonuna geliyorum. Keşke sen de içimdeki özleme son versen. Keşke sen de en güzel bahanelerini raflardan indirsen ve bu şehre geri dönsen. Bak bir yıl daha bitiyor.
Evet yorgunum, çok yaş aldım. Ama bilmeni isterim ki gözlerim hala çocuk Pera. Ah Pera! Yeniden gülebilirim. Bekliyorum.