Nefes alıp vereceğim değil, kaybolup gideceğim bir kent lazım bana..Bedenlere geçirilmiş elbiselerden çok,kadeh tokuşturacak dostlara değer verilen sofraların kurulduğu,akşamlar lazım...Öyle bir kent olsa..Bir belediye başkanı olsa o kentin mesela...Vursa yumruğunu masaya ve haykırsa...’’Karar bile aldım ben’’yasaklar sadece yüreklerinde insanların ve yasak yok insanlar insan oldukça...Öyle bir kentin sabahında sen bir dişi olarak değil de, kilisenin görev verilmemiş sabah zangocu olarak sokulsan koynuma...Yaşadığımız dünyaya bir bak, bir de seni ortak ettiğim hayallerimize...Ota, boka, aşka ve şansa karşı her türlü dernek var da bu dünyada,gözyaşına karşı kurulmuş tek bir dernek bulamazsın...O halde bir türlü bulamadığım,bilemediğim kentteki ilk derneği de biz kuralım.

Ne dersin?Gözyaşları ile mücadele derneği olsun...Olmayan kentin solmayan çiçekleri olsun parklarında...

Sabahın yetmediği günde gözyaşlarımızı çiğ damlaları yapsak o kentin çiçeklerinde...

Sırf insanlar ağlamasın diye...