Oy, evlat
Oy, yüreğin kömür karası
Nerelere gider ayaklarımız
Alıp da bu belalı başını
Sorsam var mıdır devası
Ebeler, nineler hani kurutacak ilacınız?
Arsız, sinsi çıban başını
Ay, ömrümden verdiğim
Bekle senin olan sabahları
Ve beklerken
Yum gözlerini tez elden
Tut dizilesi incilerini
Tut ki dökülmesin toprağa sakın
Gözyaşlarınla yeşerecekse dal
Neylesin bahar
Gelmesin
Gelmesin yırtarak karnını tabanın
Vay, ciğerimin sol yanı
Ellerim çaresiz mi?
Neye yarar dövünmekten başka
Gençliğin çatırdarken
Ellerim korkuluk olmuş
Yazgın, yorgun alnımda kimsesiz mi?
Ya İlahi!
Yazdığın mı bu, yoksa bu mu seçilen?
Neden daracık bu mekân
Sol yanım yanar
Bedenim kanarken geçilen
Utansam yeter mi
Doğurduklarımdan, doğurmadıklarımdan
Sağalır belki acılar
Kıran girer soğuğa ateşten incilerimle
Diner bakarsın sancılar
Görsel: https://tr.pinterest.com/pin/34269647144050839/