Dövüşelim

Döndüren kim diye sormadan değirmen taşını

Un sessiz değil artık

Dövüşelim

Hepsi birer buğday gibi savaş tarlalarına

Dağlara dökülen çiçekler için

Öyle nostalji gibi değil

En yeni kör bıçaklarımızla 

Hiç kesilmeyenlerden alacaklarımızla dövüşelim 


Pas tutan ciğerlerime yara bandı

Islakken daha bi’ balçık içim

Sanki sevdiğim herkesi aldılar da ben kaldım

Dövüşelim

Bataklıktaki kehribar tesbih için

Mermer yüreğinde akik taşır

Öyle kanadık ki 

Şu gidenlerin ayak izini taşıyan cami önleri gibi

Öyle kanadık ki taş aşındı her damlada


Dövüşelim

Yine kör, yine bıçak gibi geçerken karanlıktan

Kaldırımlara çakmak döşeyelim

O zamanın parasıyla bir kişiyiz

Son sigarası bu gecenin


Kahverengi mazgaldan akıyorken beyni

Ayağıyla ritim tutan çocuklarla

Bir sigara daha yakabilseydi

Doğal yollarla ölebilecekler için

Büyük Parmakkapı Sokağı'ndaki lambayla 

Ama önce kendimizle

Dövüşelim


Bir de düşerken

Takvimleri

Ve rüzgâr güllerini düşünelim