gecenin bir yarısı tenhalığı,
evimdeyken üstelik...
bana eşlik eden bir duvar saati, çalışan bir dolap sesi...
bir tanıdık sıcaklık,
biraz huzur arayışında mıyım
anlamam.
koşarak kaçmak istediğim bir boşlukla kaplıyım
son iki aydır sanırım
içimde kendi kendini boğazlayan bir ben varım
benden de kocaman bir ben işte.
düşüncelerimin kelepçeli kolları var birbirine,
ne zaman geçecek bu dağınık zaman
bilmem.
uyumak istemiyorum
uyumak isterken.
kara değil, ak değil
sonsuz bir gri boşluk
içinde salınıp savrulduğum o boşluk...
gece üçte kırk yaşıma varıyorum
yirmi yaş daha
gereksiz fazlalıkta bir olgunluk
her şeyi sorguluyorum.
ve işte
çöküyor tepemden o yalnızlık bulutu.
yağmadan uyumalıyım.
evimde yatağım yok.
evimde yatağım varken üstelik...