Bugün ilk defa nasıl bu hale geldiğimi sorguladım. Öyle klasik varoluşsal sorgulamalar değil, gayet kronolojik, somut sorgulamalar. Beni ben yapan asıl şeyi merak ettim. Bütün o ruh halimin etkisi özellikle melankoliyle beraber sosyal yaşamdaki vurdumduymazlık ve ciddiyetsizlik çelişkisi. Karanlık düşüncelerimin yerini alan o komik drama. Elbette insanın karakteri yaşanmışlıkları ile uzunca yoğruluyor da ortaya çıkıyor bunun farkındayım. Lakin bazen öyle anlar vardır ki insan bir daha asla eskisi gibi olamıyor. Kimileri için bir travma, kimilerine başarıları, kimineyse öyle bomboş duvara bakarken gelebilir bu dönüm noktası.

Geriye gittikçe nedense aklıma Ankara geliyor. Aslında Ankara deyince insanın aklına pek fazla şey gelmez. Gri binaların arasından sızan dumanlar ve bürokrasi olarak ikiye ayrılır çoğunlukla. Melankolik bir kara polisiyenin ortasında hissedersiniz kendinizi. Etrafınızdan geçip giden insanlar çoğunlukla mutsuzdur, ciddidir veya aceleleri vardır. Geniş caddeler bütün ihtişamıyla kalabalık nüfusunu taşır. Sonra sokaklardan birine girersiniz ve bütün o acele bir anda duraksar. Sessizleşir, ıssızlaşır dahası garipleşir. Belki de hiçbir romanda göremeyeceğiniz karakterleri görürsünüz. Yolunuz bir müddet otoriteden uzak, bir miktarda tetikte geçer. Burnunuza Ankara'nın kokusu gelmektedir, evet evet o şarkıdaki nakaratın tıpa tıp aynısıdır is pas kirle başlayan. Çevrenize baktığınızda zaman zaman insanlığın nasıl da yardıma muhtaç olduğunu görürsünüz. Sonra birkaç kilometreyi aşıp kuğularla dolu bir parka gelirsiniz o da ne? Tüm bu yolculuğun en ironik yanı burasıdır. Bir anda atmosfer değişir, daha temiz bir hava ve kuğuları görürsünüz, daha ne olsun. İnsanlar şehrin kaotik halinden kaçabilecekleri nadir alanlardan birine atmak ister kendini her zaman, tabii bu ne kadar mümkünse. Bütün o sorunları yaşayan kendileri değilmiş gibi gülüp eğlenir, temiz havada nefes alabilmenin keyfini çıkarırlar. Hayatta kalabilmek adına zamanımızı sattığımız bu dünyada biraz olsun sevdikleri ile vakit geçirebilmek için akıllarından geçip giden her şeyi komodine bırakıp güler yüzlü maskelerini takarlar. Aslında bu sahtelik demek değildir. Bazen zihninizde dönüp duran o karanlık girdaplardan kurtulmak adına yapabileceğiniz en güzel şey onları yok sayıp kendinizi mutlu mesut bir kalıba sokmaktır. Zaman elbette bu sahte görünen döngüyü doğal bir mutluluğa taşır, belki kısa süreli olup da yeni sorunlarınızı bulana kadar tabii.


Ankara oksimoronlarla doludur, zaman zaman melankoliyi zaman zamansa kuğuları görürsünüz. Sanırım bu siyah ve beyaz döngü insanların içine gri bir ruh katar, bana da bundan olmuştur herhalde.