02.06.2021

Anneanneme,

Sen gittiğinden beri kaç mevsim geçti?

Kaç kez yağmur gözlerime yağdı?

Defalarca yağmur, kar, rüzgâr gördüm de

Bir seni göremedim.


Seni yıkadılar, bize verdiler,

O, sen değilsin sandım.

Adına dualar ettiler, kıymetli annemiz dediler.

O zaman anladım ki yitip giden senmişsin.


Seni toprağa gömdüler, üzerine tahtalar koydular

Gömüp dua edip bıraktılar

Görmediler toprağın içindeki hazineyi,

Biz de pamuk kalbini yüceler yücesine emanet ettik.


Sen gittiğinden beri her toprakta tanıdık bir koku duyuyorum,

Çünkü, her toprağa yüreğinin kokusu işlemiş

O koku,tüm kokulardan güzel

O koku, paha biçilemez


Gittin ama kötü anılarla yaşlanmış kalbim sensiz ne yapar

Gittin ama bir daha sarılamayacak mıyız?

Ya eller, ellerini de mi öpemeyeceğim?

Ellerin de mi benden bu kadar uzakta?


Ah,sen tek başına girmedin ki mezara

Kalbimi de seninle gömdüler toprağa

Ben de neden ölü olduğumu sorguluyordum

Halbuki ölen sen değil kalbimmiş


Her ölenle bir parça kaybedilirdi,bilirdim

Ama bu parça kalp olmamalıydı

Kalbimdekiler ölünce

Kalbim de ölmemeliydi



Selam sana dünyalar güzelim,kınalı kuzum,

Kalbi altından değerli olan kelebeğim,

Elleri kalbi gibi yumuşacık olan pamuğum,

Dudakları hiçbir zaman gülememiş yaralı kuşum...


Yüzündeki acıları,olmayan saçlarını göremedik.

Kalbini sarıp sarmalayamadık.

Ellerinle saçlarımı okşatamadım,

Dizlerine yatıp usulca uyuyamadım.


Şimdi senden geriye kalan bir avuç toprak

O toprağı öpmeli,içime sokmalıyım.

Benim özüm o topraktır.

Çünkü, benim sinem toprakta kaldı.


Ah,

Ah,keşke mezarının başında duran servi ağacı olsaydım.

Toprağının üzerinde nöbet tutan kedi olsaydım.

Mezarının üzerinde gezen kelebek olsaydım.

Çürüyen bedeninde gezinen böcek olsaydım.

Yeter ki seninle olsaydım...