09.11.2019

Gün ayıyor ve ben gözlerimi açıyorum sabaha.

Yalnız yaşamak için

İstemem artık doğmasını diyenlerin aksine,

Her gün doğan güneş gibi açıyorum.

Zincirlerim olmadan dışarı adım atmama izin vermiyor benliğim.

Boynuma tek tek vurduğum zincirler de uzatıyor hazırlanmamı.

Yine de her gün, her emre yeniden hazır oluyorum.


Dinlenme odağı varsa güzeldir yorgunluk ancak.

Zincirler yıkıyor başımı omuzlara, ben dik tutmak isterken.

Anlayana iletişimlerin en kuvvetlisidir başla omzun ilişkisi.

İletilmek açığa verecek;

Örümceklerle dolu bir korku evi kafamın içi...

Ama yüreği olmayandan kaçar mı örümcekler?


Gün batıyor ve iki kat daha ağır oluyor zincirler.

Benliğim zincirleri olmadan görülmek istemiyor dışarıda.

Eve dönüyoruz benliğim ve ben, biz olmak için.

Boynumda fark edemediğim zincirlerin ağırlığını,

Ancak çıkarınca hayretle seyrediyorum.

Örümceklerin beslenme zamanı...


Bilincinde olmadan ağırlığı taşımak mı daha zordu,

Yoksa boynumda olmasa da ağır olduğunun bilincine varmak mı?


Bilinçli veya bilinçsiz uykuya teslim olacağım.

Yalnız yaşamak için çıktığım yatağıma,

Yalnız ölmemek uğruna geri dönüyorum.

Sonra "yalnız" kelimesi "sadece" anlamını yitiriyor.

Dinlendirmeyen uykulara teslim oluyor örümcekler.

Gürültüleri ansızın bölüyor zaten tatsız uykumu sabaha dek.

Ve gün ayıp ben yeniden açtığımda gözümü sabaha,

Sadece yaşamak istiyorum, yalnız değil.