Artık kesin bir şekilde biliyorum ne yapmam gerektiğini, artık kelimelerin sustuğu bir yer değil ruhum, artık yaşam benim için hiç bitmeyen bir keman sesi. Bir kitabın ilk sayfalarındaki ağrım, bir şarkının ilk anlarında kendimden geçişim, bir resmin en sığ ucundaki ayrıntıda kendimi görüşüm ve bir dansı ne kadar saçma bulduğumla alakalı hayatım ve ben hep büyüleneceğim. Her şeyin, insanın kendisiyle alakalı olduğunu sonunda anladım. Geçmişe döndüğüm zaman ne kadar çok kendimi unutarak yaşadığımı anlamak da bana eskisi gibi acı vermiyor çünkü zamanı da anladım, zamanın benden ayrı biçimlerde benden ayrı bir yerde var olduğunu... Kimse ona boyun eğdiremez ve haliyle ben de hiçbir şeyi değiştiremem. Değiştiremeyeceğim.

İçimde susturamadığım sesleri susturmaya çalışarak hata etmişim. Geleceğe yatırım yapmanın birçok yolu varken en bilindik yollarından yürümediğim için kendime kızmış durmuşum; bütün düşüncelerimi, yaratıcı kuvvetimi, merakımı ve çocukluğumu susturup bir karışıma dönüştürmüşüm kendimi. Yeni bir yerin olabilme ihtimali kafamdan tümüyle silinmiş. Keşke demiyorum geçmişi hatırlayınca bu sadece beni yansıtmayan aynaların olduğu karışıklıktan çıkabildim sonunda ve artık kesin bir şekilde biliyorum ne yapmam gerektiğini; yaşamda benim için önemli olan şey uzun diyaloglar kurmak ve kendimi anlatabildiğim kelimeleri (belki de türlü türlü yalanları) sıralamak değilmiş; yaşam, içimdeki hiç susmayan şiirsel büyüleyiciliğiyle kaynayan yaratıcı ve ele avuca sığdıramadığım monologlarmış aslında. Bugün içimde yendiğim bir korkunun dışavurumu bu cümlelerim, bugün nasıl devam edeceğime karar verdim. Mutluyum.