Gözlerin kahverengiydi.

Ama çocuk zamanki gülümserlik zamanlarında

Yanakların, dudaklarının çekingenliğinden sıyrılıp

Pembe bir haytalıkla gülümsediğinde

Dünyanın en güzel renkleri

Gözlerine raptolma becerikliliğiyle

Hücum ederdi gözlerine.

Henüz kalbim taşlaşmamıştı,

Henüz pahalı tütünlere verebilecek param da yoktu.

Elimde zincir, elimde çay bardağı

Çantamda mütareke dönemi romanları.



Artık bunca şiiri

Kime yazdığımı dahi bilmediğim zamanlardan geçiyorum.

Caddelerden geçiyorum ellerim ceplerimde.

Elimdeki zinciri,

Boynuma tasma diye geçiren yazgıma

Sinkaflı küfürler savuruyorum.

Aşkı anlamayan bir aylaklıkla atıyor kalbim.

Kalbim, geceleri Beyoğlu'nun ara sokaklarında

Yaşam destek ünitesine bağlı,

Üzerinde,

Doğal ölüm uyarısı olan şişelere atıyor kendini.

Depremler oluyor beynimde.

Depremler…

"Yedinoktadört" şiddetinde sarsılıyor düşlerim

Sarsılan, yıkılan, yok olan düşlerimin içinde

Hala tüm canlılığıyla duruyor

Kahverengi gözlerin.



Teneffüs zili çalıyor ilkokul çocukları için

Mutlu koşuşturmacalar dolduruyor duvarın öte tarafını

Hükmen mağlup olacak müstakbel

Tüm aşklar için.



Aşkı unuttuk ey çocuk aşkı.

Aşkı Karşıyaka vapurunda,

Aşkı çilek bahçesinde,

Aşkı on yedi kırk beş treninde,

Ceviz ağacının gölgesinde unuttuk.

İncirler süt toplamıyor kaç zamandır.

Kalbimde en ufak bir kıpırtı yok

Hiç kimseye karşı.

Fosforlu kalemler,

Üzerini çizdiğim cümleler,

Ve benim sevgili yalnızlığım.