ben bundan yüzyıllar önce

güneş lekeli bir çocuktum

su çiçeklerini kanımla besleyip

koltuk altlarımda büyütmüştüm

sonra toplayıp hepsini, anneme götürdüm

o gece dolunayı bekleyip kır bahçesine dönüştüm

ve aynı gece rüyamda bir kadın

boş göğüslerime güneş gibi tabaklar bastırdı

yuvarlak ve büyük

perdelerin arkasına koştuysam da çıkamadım o andan

uyandıysam da olmadı

tanıyorum o kadını, annem miydi

hatırlamıyorum

yüzyıllar sonra yine geliyor rüyalarıma

artık her gece bir çocuk doğuruyor bana

yalnız bana

güneş gibi ak ve parlak göğsüne koyuyorum

sonra öldürüyorum bütün oğlanları

başka çiçekler yetiştirmesinler sana diye

ben senin toprağın olurum diye

öldürüyorum tüm doğurduklarını

geceleyin kırlara gömüyorum