Eski bir koltuk kadar kıymetsiz ve atılmak istenmeyen. 

Dalından kopartılan elma kadar anlamsız ve insan gördü alnacında darağacına asılan yetmeleri. 


Horoz çaldım bugün, adına maktel deyiverdim; kasaba sattım yerine  iki şiir kitabı aldım. 

Ormanda yürüyüp tanrı sayıkladım. 

Çırılçıplak uzandım çöplükteki koltuğa ikindi vakti. 


Ezan okunuyordu; müziğin sesini biraz daha açtım ve bisikletimi düşündüm şarap içerken baba. 

Değer, diyip çiğnedikçe ağzınızla böbrekler iki kuruş’a satıldı ana


Çekindiniz, Allahtan; ama yine de sinekler kadar hızla ürediniz olan bitene âmâ. 

Kompartımanda almış çürükçül haberi genç; sevgilisine dünyayı süsleyecekti bercestelerle. 


Parası da zor yetmiş trene; 

bir gül’e bile meteliksiz oluşu o’nu en güzel diyara götürmüş.

Annesi dün gece ölmüş.


Güneş iyice yüzüme yaslanmış.

Kompartıman genci göçmüş.

Sevgili ağıtlar eskitiyor şimdi.

Çöplüğe topu düşen çocuk, farketmiş olan biteni. 

Hemen uyanmış.