Şu an bir köy evinin önünde atılmış eski bir koltuğun üstüne oturup, o tezek ve doğa kokusu karışık kokuyla güneşin batışını izlemek isterdim. Güneş hafif hafif yakarken tenimi, gözlerimin önünden geçerdi bütün hatıralarım. Rüzgardan otların çıkardağı sesler haricinde hiçbir sesi duymak istemezdim. Kurumuş otlar rüzgarın etkisiyle toprakta sürünürek giderdi, belki bütün saatlerimi sadece bunu izlemek için harcardım. Güneş batarken hava iyice soğurdu hissederdim. Bütün sıcaklığını da aydınlığını da alır giderdi. Tekrar geleceğini bile bile giderdi. Hiç şüphe etmezdim bir gün doğmayacağından. Ertesi gün yağmurlu olsa bile sonraki gün kesin gelirdi. Mahrum bırakmazdı hiç kendinden. O güneşi görmek her şeyin yolunda gideceğini hissettirirdi çocukken. Büyüyünce o muhteşemlik gözünde kaybolmaya başlıyor tabii. Ama hiç o çocukken hissettiğin hisler unutulmuyor. Nereye gitsen seninle. Ne zaman oturup düşünsem o koltuğun üzerinde hep eskiyi hatırlar hüzünlenirim.