''Günler gecelere dönüştü, geceler güne. Gece ve gündüz gri bir hiçliğe bürünüyor, ve hiçbir düşünce yok burada. Her geçen dakikadan sonra gelen korku var sadece. Altı gün boyunca bir an bile dinlenmedim, çok yorgunum. O kadar yorgunum ki; Geceleri zaman yavaşlıyor, irade bilincimi kaybettim. Sonra da hiçe döndüm. Gri bir hiçlik. Acıyı ölçmem için bir saniyem bile yoktu, acısız geçen bir anım bile olmadı. Böylece acının varlığı yavaş yavaş son buldu.

Hiçbir şey yoktu ve ölülerin yolundan gidiyordum. Ama sonra sonbahar kanadı, kol düğmelerim gibi. Keskin bir acı... İkinci bir gözden görüyor gibiydim. Ve tekrar doğdum. Sylvia önümüzdeki on iki saat içinde ölecek. İkimiz de devam edemiyorduk sanırım.''