biliyorsun, anlamı yok
sen yokken oturduğum bankların
ardı ardına üstüme gelen yolların,
hiç dinmemesi gereken yağmurların
göğü delmese bile göz kırpan umutların
karanlığa vardığında adına adadığım duaların
ve dindirmiyor acıları, sadece serinletiyor biraz yarınlarım.
böyle anlam kazansa dahi el vermiyor şartlar
ben de evinin önünden geçerken başımı diğer yöne çevirdim,
kurtarma çalışmaları devam etse bile
ben, senin uğruna kim bilir ne yasaklar çiğnedim.
bir dua sessizliği, bir soğuk titreme
eşiğindeyim şimdi bir tek seninle
uçurum yok belki ama kıyım çok
süs olarak kullandığım kitaplarım,
içinde acılarımla kaplı,
siyah bir rujla karalanmış satırlarım
hiç değişmemişsin güzelliğinden salgıladığın umutların
ve sınanıyorum o gece.
değmiyor saçlarım denize,
esiyor, çiseliyor
yüzün gözümden gitmiyor,
rastlaşma ihtimalimizin üstümde bıraktığı saçma tebessüm,
hemen arkasından ihtimalsizliği ile bana yaşattığı hüznün
bir anlamı yok.
bir sonu yok.
geçici ama seçici
ruhum kabullense de
kalbim iç çeker belli ki
bilimum telaşlardan sıyrılsam dahi
hayat şartları karşısında
gözlerinden süzülen rimelleri,
dudağındaki öpülesi o ruj izi
bir uzağımdasın belki ama
o iğrenç dokunamama hissi.
yok anlamı, çok fazla değil
bitmiyor, arkama dönüyorum
hayaletin izin vermiyor.
tutulamıyor ellerin tarafımdan,
sorulamıyor hatırın
her bilinçsiz kırılmanın ardından
alınamıyor gönlün.
tartışmalar olmuyor, kavgalar çirkin
iki yüz elli sekiz gün bile konuşamasam
ertesi gün sensin benim elim, evim
hiç unutamadığım sessizliğim.
anla işte, sonu yok
çok aradım ama
bence bu kadar ısrarın da bir anlamı yok.
* gün içinde aklıma gelişinle alakalı bir yazı.