İnsanın kendi ile kalıp kendi ile duygularını paylaşması harika bir şey. Ben bunu 26 yaşımda öğrendim, umarım ki sizler zaten bunu önceden keşfetmişsinizdir. Bazı şeyleri geç keşfetmenin hem güzel hemde kötü yanları olabiliyor maalesef ki. Bu mesela benim için kötü, bir sürü neden sayabilirim bu durum için.

Önceden çekinirdim yalnız bir şeyler yapmaya, şimdi ise hep yalnız şeyler yapmayı ister oldum. Öyle keyifli öyle hoş ki, kulağımda kulaklığım önümde kahvem. Arka planda sevdiğim bir klasik müzik ya da metal bir müzik dinliyorum kendimi. Ne garip değil mi, metal müzikle kendini dinlemek ? Bende bilmiyorum ama hoşuma gidiyor. Tavsiye eder misin derseniz, hahaha sonuna kadar tavsiye edebilirim. Sanki tüm dünyadan soyutlanıyorum anın büyüsüne kapılıp hayalimde bateri çalarken buluyorum kendimi. Lise zamanlarımı özledim bateri kursuna giderdim o yaşlarımda derdim tasam yoktu ama hep depresif takılırdım. Şimdi mi, şimdi ise içim depresif dışım insanlara ışık saçıyor.

Geçen gün biri şöyle bir cümle kullandı benim hakkımda ‘powerbank gibisin, seni gördüğüm her yerde enerji depolayabiliyorum.’ Diyemedim ki ona beynim labirent gibi kimse sormasın diye hep gülüyorum diye :)

Neyse öyle işte bir kahve içecektim konu nerelere geldi…