Tütün dökülüyor, her gün aynı yerde içtiğim masanın altına. Elin işini tertemiz yapıyorum. Anlıyorsunuz işte, evi tütün götürüyor, kayıtsızım. Kendime bahaneler buluyorum, hepsinde haklıyım! Eksiklerimize en iyi kılıfı giydirip çıkarız ya evimizden... Tembelim bu ara. Hiç terapi almadım, aylardır, belki de yıllardır bunu da düşünüyorum. Mesela, sadece bu konuda bile yalan söylüyor olabilirim kendime; 'para yetmiyor, bi' de terapiye mi ayırayım'... Yeter arkadaş. Eğer, bu da ekmek su ve barınmadan sonra ihtiyaçsa yeter. Mesele terapiye ihtiyacım olup olmaması değil benim açımdan, ben bunun ihtiyaç olup olmadığını düşünmekten de kaçıyorum, buna yoğunlaşmıyorum mesela. Gerçekten kendimi önemsesem bu konuyu iyice bir düşünürüm. İnsan ne düşündüğünü bilir, biliyorsunuz. Kendimi düşünmüyorum. Sanırım topluma kızarken bir yandan, esas ilk ben kendimi cezalandırıyorum. Niye acaba? Entelektüel birikimim iyi diyemem. O yüzden bu soruya cevap vermek hadsizlik gibi geliyor bana. Bu arada ilk kez 'günlük' gibi bir şey yazıyorum. Neden yazmadığım konusunu da başka bir 'gün'ümde yazarım belki. Kendimi mi sevmiyorum, yoksa kendimin şu anki yaşam şeklini mi; bilmiyorum. Bir şeyleri hazmedemediğim kesin. Kafamın içindekileri mi doğru kullanamıyorum, diye soruyorum. Bu soruyu da hayat standartlarımı iyileştirmek konusunda 11 yıldır hiçbir şey yapmadığıma müteakiben soruyorum ha! Diyeceğim o ki; bu kafamdaki bilgileri hayat standartlarımı yükseltmek için kullanırsam, çok fazla yalan söyleyeceğimi ya da samamiyetsiz davranışlarda bulunmak zorunda kalacağımı düşündüğümden korkuyorum. Yok mu bir başka yol, diye düşünmekten de korkuyorum. Böyle bir sinmişlik içerisinde, hem emeğin karşılıksızlığına isyan ediyor hem de bir dönemliğine ekstra bir emek sarf edip de en azından ve hatta bilhassa sırf bu 'isyan'ın daha söz getirebilmesini sağlayacak zamana ve diğer imkanlara kavuşmaya olanak sağlamıyorum. Buna uyuşukluk denir. Babam, ben KPSSden çıktıktan hemen sonra benim 14 matematik sorusunu göremediğimş söylememe karşılık, 'Allah seni böyle yaratmış, uyuşuksun' demişti. Kıyamet kopmuştu. Düşünsenize, 3 saattir tütünsüzüm ve sınav kötü geçmiş... Ama sevgili babacığım, esas uyuşukluk o değil. İşte bu! Her şeyden şikayet edip de kendin için doğru olduğunu bildiğin şeyleri dahi yapmamak... En basit örneği, masanın altı hala tütün. Süpüreceksin ya, çok basit. Hani diyor ya dizide, 'sizinki 3e ayrılıyor, sen de cırtlatacaksın'... Valla yoruldum kendime kızarken, yazarken bile. Ama halletcem. Umarım. Daha çook yazardım da hakikaten yoruldum. Çok uzun süreli 'geyiksiz' muhabbetler bana göre değil.


Not: Hakikaten para yetmiyor. Bugünlerde pantolon, ortalama bir tava, saç kurutma makinası ve ayakkabı almam lazım ve de 3 yıldır ses kayıt cihazı ve ses kartı... Valla yetmiyor :) Maaş yirmi, kira 9000... Ya da ben, kendi hayrıma olacak olan hiçbir şey için yeterince sabır gösteremeyecek kadar hiçbir şeyi çooook da istemiyorum.