Günün rengi lacivert. Her şey soğuğu çağrıştırıyor bu gün ve kafamın içinde yoğun bunalımlarımın görüntüleriyle konuşuyorum. Var oluyorum, uyanırken başımı döndüren bir bilgi bu; her şeyin sonunu düşünerek tüketiyorum umudumu.

Hayatın benden istediği şeylere alaycıyım fakat biliyorum ki hayatın istediği şeyleri yapmadan bütün bir ruhla gezemez insan.

Öğrendim ki okumak, yazmak ve bilmek mutlu ve bütün ruh için önemsiz. Öğrendim. Sonsuzluğu düşünerek sadece ölebiliriz, sadece bakabildiği gerçeği görenler çaresizlik içinde yakarmaz Tanrı'ya. Öğrendim. Günün içinde -sıklıkla geceleri- göke bakarak konuştum ve kelimelere dökemeyeceğim bir acı duydum. Hiçlik ya da ödül, hiçbiri kuşkudan hırpalanan bir zihne mutluluğu bahşedemez. Hiçbiri bir anlam ifade etmez huzursuzluğu adına yakıştıran insana. Önceleri anın içine karışmayı isterdim, şimdi kafamın karışıklığını ve dünyanın cevapsızlığını seviyorum. Her şey gereksiz geliyor bana, bu kesin fakat her şeyin gereksiz olduğunu söylemek de gereksiz.

Gün devam ediyor, çoğu şeyi seçmiyoruz.