“GÜVEN DE NEFRET DE BULAŞICIDIR”



İzlediğim bir filmin saniyelik repliği dönüyor şu aralar aklımın ucunda. Gerçekten güven de nefret de insanlar arasında dolaşan en büyük hastalık bence. Yeni girdiğimiz ortamlarda kısa bir süre sonra belirgin duygular yaşamaya başlıyoruz. Ya aitlik hissediyoruz ya da ben neredeyim hissi ile karşı karşıya geliyoruz. Domino etkisi olarak açıklanan bu durumun geçerliliği ise ne yazık ki çok yüksek.


Domino Teori Nasıl Ortaya Çıktı?


Domino teorisi, bir ülkedeki komünist bir hükümetin, komşu devletlerde hızla komünistlerin eline geçmesine yol açacağını öne süren bir Soğuk Savaş politikasıydı. 1950'li yıllarda Güneydoğu Asya'da ABD hükümeti, Vietnam Savaşı'na katılımını ve Güney Vietnam'daki komünist olmayan bir diktatöre desteğini haklı çıkarmak için artık gözden düşmüş domino teorisini kullandı. Aslında, Amerika'nın Vietnam'da komünist bir zaferi engellemekteki başarısızlığı, domino teorisinin savunucularının varsaydığından çok daha az etkiye sahipti. Laos ve Kamboçya hariç, komünizm Güneydoğu Asya'ya yayılamadı.


Domino Etkisi Gücü Kuvvetini Güven ile Birleştirirse:


Bulunduğunuz yerde, çalıştığınız iş yerinde, aile bireyleri olan iletişimde özellikle yapılan bir durumun sonucunda olaylar zincirleme gelişir. Şöyle örnek verelim; Diyelim ki bir arkadaşınızdan borç aldınız. Söylediğiniz zaman içerisinde de o parayı geri ödediniz. Bu arkadaşınız çevresinde hep sizin ne kadar güvenilir bir insan olduğunuzdan bahsedecektir.

Ya da başka bir örnekle, çok takdir toplayacak bir başarı elde ettiniz. İşvereniniz bunu bir başkasından kat kat abartılarak dinlediğinde size olan güveni artacak, içten içe sizin başarınız ile övünecektir.

Bir başka örnek ile destekleyelim, kalabalık arkadaş grubunda birisinin ne kadar iyi olduğunu, size verdiği destekleri, çok iyi sır saklayabilen biri olduğunu anlattığınız zaman diğer arkadaşlarınızın o kişi hakkındaki fikirleri olumlu yönde güçlenecek. Ne zaman paylaşmak istedikleri önemli bir sırları olsa grup içinde en güvenilir seçilen kişiye gidecektir. Böylelikle domino etkisi ise güven ile birleşerek insanlar arasında bulaşıcı hale gelecektir.


Domino Etkisi Gücü Kuvvetini Nefret ile Birleştirirse:


Yukarıdaki örnekleri tam tersi durumlarda el alalım. Nefret duyulan kişi, ne kadar kötümser yönüyle anlatılırsa işler o kadar tersine dönecektir.

Diyelim ki bir arkadaşınızdan borç aldınız, uzun bir süre bazı sebepler ile ödeyemediniz. Her yerde bundan bahseder ise bir başka durumda siz o parayı ödemiş olsanız bile duyan kişiler size borç vermek istemeyecektir.

İş yerinde yaptığınız küçük bir hata çözümlenmiş olsa dahi, işvereninize yansıtıldığı boyutta kariyerinizi etkileyecek, size olan tahammül seviyesi yeni bir olayda normalinden daha düşük olacaktır.

Kalabalık bir arkadaş ortamında yapılan en ufak hata, birbirleri arasında dolaşmaya başladığında kar topu gibi yuvarlanarak büyüyecek ve herkesi etkisi altına alacaktır.


Domino Etkisi ve Bazı Kelimeler


"Ön yargı, etiketlenmek, o zaten..." ile başlayan cümleler, dilden dile dolaşmak...

Hepsinin altında yatan başlıca sebep bana göre domino etkisinin şekil değiştirmiş halidir.


Hepimiz Birer Domino Taşı Olabiliriz!


Domino etkisi, insan davranışının temel ilkelerinden ikisini kullanır: bağlılık ve tutarlılık. Bu olgu, Robert Cialdini’nin insan davranışı üzerine yazdığı “İknanın Psikolojisi” adlı klasik kitabında açıklanmıştır. Temel fikir şudur: İnsanlar bir fikre veya hedefe çok küçük bir şekilde bile olsa bağlı kalırlarsa bu taahhüdü yerine getirme olasılıkları daha yüksektir çünkü artık bu fikri veya hedefi kendi imajlarıyla uyumlu olarak görmeye başlarlar.


Gerçek domino taşlarına bir bakalım. Gerçek dominolar arasında bile sonuç her zaman aynı olmaz. Yönünü şaşıran, raydan çıkan küçük bir taş tüm devrilişin yönünü değiştirebilir. Sonuçta Güneydoğu Asya'da sanıldığı gibi komünizm yayılamadı. Kaçınılmaz sonuçlar tartışma konusu olan durumun tam kendisidir, yapıştırılan yaftası değil. Öyleyse hepimiz bir domino taşıyız bu hayatta. Nefretimizi de güvenimizi de bulaştırabiliriz. Nasıl bir pencereden bakıyorsak dünyaya, işte tam da öyle bir düzene evriliriz.