Kime ve neye güveneceğimi bilemez hale geldim. Yoruldum, yıprandım, kandırıldım. Bitik bir hale düştüm. Kendimi bildim bileli saf ve salak bir şekilde birilerine güveniyorum. Daha sonra da hayal kırıklığına uğruyorum. Bilmiyorum. Gerçekten ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. İnsanlığa dair inancım var evet, iyi insanlar var evet. Ama bu inancım git gide azalıyor ve ümitsizliğe doğru yol alıyorum. Pozitif kalmaya çalışmak ve dünyada iyi insanların hala var olduğuna kendimi inandırmak… Bünyede yorgunluğa yol açıyor. Kötülükle ve çirkin emelleri olan insanlarla savaşmak beni git gide ruhsuz ve mutsuz bir hale getirir oldu. Bunların ne zaman son bulacağını bilmiyorum. Ne zaman normale dönüp iyiliği bulacağız, iyiliği yaymaya çalışıp dünyayı ve ruhlarımızı güzelleştirmeye çalışacağız bilmiyorum. Bu durumla ne kadar uzun süre baş edebilirim bilmiyorum. Ya da insanlar olarak ne zaman bu kötülüğü bırakıp iyiliğe yöneleceğimizi. Ama anlıyorum ki bu o kadar basit değil. Git gide daha da zorlaşan bu durumu kimse görmüyor ve yönetmiyor. Aksine herkes ayak uydurup daha bencil, güvensiz ve kötü bir toplum oluşturuyoruz. Kötü insanlardan da karakteri bozuk insanlardan da yoruldum. Ben iyiliğe sevgiye ve güzelliğe açım. Onları bekliyor ve özlüyorum. Ben birine koşulsuz ve sorgusuz güvenmeyi istiyorum. Her an arkamdan iş çevirilecek korkusuyla yaşamayı değil. Her zaman dediğim gibi, sevmek ve sevilmek bu kadar zor olmamalı. Hayat bu kadar yalnız ve soğuk yaşanmamalı. Birbirimize dokunmak ve hayatlarımızı güzelleştirmek için çaba göstermek bizlerden bir şey eksiltmez. Aksine bizleri yüceltir ve göğsümüzü kabartır. İnsanlar bunu anladıklarında çok geç olacak. Ben kendimden ve çevremden başlayıp bunu sürdürmek istiyorum. Umarım bu zorlu yolculukta kendim gibi yürekli ve güzel insanlarla karşılaşırım. Umarım yüreğimin acısı, kalbimin kırıkları giderek azalır ve sonunda sonsuz huzuru bulurum. Sonsuz mutluluk tabii ki var olmayan bir şey ama sonsuz huzur duyacağım bir yuva var. Ben onu istiyor ve hala umutla bekliyorum.