Duvardaki resim hep değişiyor

algımda bulundurduğum çatlaklar yeniler 

uzaktan bir görüntüyüm kendime 

uzaktan bir ses uzaktan bir yürüme 

her güne karşı bulunan öfkem değişiyor 

şaşıyorum halime, bir su burgacında

görmeyi diliyorum değişmeyen ellerimi 

ellerimi izlerinden ellerimi körlüğümden sıyırıp 

sıyırıp uykumun en güzel rüyasına asmayı... 

bir boşunalığa bakışım değişiyor cılız bir hırsa 

cılız bir hırsa bakışım diriliyor ardından 

ritim duymadan yazamayan birine dönüşüyorum 

bin farklı ses var iki kulağımda

iki gözümde bin farklı yüz 

her gün yeni birini seçiyorum aralarından, kötüyüm. 



Gerçek olanla kurgu olanı ayırt etmekle 

geçiyor gün. Gün benim olmayan bin zorlukla. 

gün suyu durgun gördüğüm zaman bitiyor 

ve çok korkan bir törpü aklımda bin türlü soru 

bin türlü fedakarlık bin türlü solgun sorumlulukla 


bitiyor bitmemesi gereken ne varsa 

bitiyor çünkü çürümeyi anlamalıyım 

güzelin ve hoş sözün yanında entropiyi 

Fermi'i ve çift yarığı, ışığı ve renkleri 

bitiyor bitmemesi gereken ne varsa 

ve her keskin sözümün ardından bir başkası 

bitiyor bir sebep arayan kalbimin kuvveti 

en sevdiğim şey ne sorusunun cevabına 

benim sebebim olan babam diyemiyorum 

bitiyor ve artık başlangıca dönemem. 


Geriye dönemem bir şiirim artık

bir zaman yolcusu

kelimelerde

kelimelerin içinde bir niyeyim?