Bir bilindik şarkıyla başlıyor her şey
Bir kadının tılsımıyla cebelleşirken bedenim
Çatık bir kaşın ağırlığında eziliyor yüreğim
Ve ben arifesindeyken kefaretin,
parmak kenarlarımı sarartan tütün dumanı eşliğinde
boğuyorum düşlerimi.
Umutlarım idam sehpasında.
Anıları çoktan toprağa gömdüm
Elime bir kitap alıp sayfaları karıştırıyorum
Sonra bir dize arsızca gülüyor gözlerime ''gökyüzüne bakıyorsak hâlâ umut var demektir'' diye
Ve o şairi utandıracak birkaç dize düşüyor titrek kalemimden kağıdın yüreğine:
"kuşlardan daha özgürse kurşunlar
yağmurdan daha çok gözyaşıyla yaşarıyorsa toprak
ve şarkılar yerine ağıtlar dökülüyorsa dillere
özür dilerim sevgili
ne umut
ne mutluluk
ne de sevinç kaldı şu yerkürenin üstünde''
Sonra dizginliyorum usulca.
Bir umuttan artakalan kırıntıdır kurtuluşum
Ama nafile.
Sevmekten yorgun yüreğimin gölgesinde susuyorken rüzgar,
artık kokunu taşımaktan da aciz.
Ve kapıyorum gözlerimi,
güzel düşler diliyorum sevgili...