Kafamın içi karman çorman. Aradığını asla bulamazsın. Her şey öbek öbek, oraya buraya dağılmış zihnimde. Anılar bir yerde, düşünce yığınları bir yerde.


Bir şeyler karalayayım istedim, kelimelerimi nerelere kaldırdığımı bir türlü bilemedim. Aklımın çekmecelerini karıştırdım, orada yoklardı. Sonra tek tek buldum onları, birkaçı oradan buradan çıktı işte. Sordum onlara: Sizi işe yaramaz kelimeler neredeydiniz? Beni çok meşgul ettiniz, beklettiniz. Bir şey diyemediler. Ben yine oturdum yazı yazmaya. Şiir yazayım dedim. Güzel bir şiir. Şöyle kelimeleri afili kullanayım. İnsanlar okuyunca içleri acısın, biraz da hüzünlensin istedim. Sanki dünyada üzülecek bir sürü şey yokmuş gibi. Yazdım, sonra beğenmedim sildim. Sonra yine denedim. Cümleleri ipe boncuk dizer gibi dizmek istedim. Mânâlı ve kulağa hoş gelen bir melodi gibi. Baktım olmuyor, oldurmaya uğraşmadım. Neyse dedim o zaman öykü yazayım, hem belki insanlar sever. İnsanların sevmesi önemlidir çünkü, birilerinin beğenisi ve takdiri hayati değer taşır. Böbürlenmek için harika bir sebep olur bana da, dedim. En iyisi ben öykü yazayım. İnsanların zihninden hiç silinmem belki diye düşündüm. Yazdım, ama onu da paylaşamadım. Çok klişe bu dedim, olmaz ki böyle. Ondan da vazgeçtim. Sürekli vazgeçerim ben böyle bir şeylerden, gel-gitlerim meşhurdur. Ne zaman esip ne zaman güneş açacağım belli olmaz. Hatta arkadaşlarım parçalı bulutlu hava gibi olduğumu söylerler, bu ironiden çıkarımı siz yapın artık. Tabii ben arkadaşlarımın yalancısıyım.


Sonra düşündüm uzun uzun, peki bu çaba neden diye. Kendim için miydi bunlar, yoksa beğenilme arzusu ile düşünülmüş davranışlar mıydı?

Belki de hepsi benim içimde olan şeylerdi, ara ara su yüzüne çıkıp, bana kendilerini hatırlatıp yine derine dalıyorlardı. Mükemmelliğin safsatadan ibaret olduğunu, aciz birer fani olduğumuzu hatırlatmak için aklımızın yaptığı muzip oyunlardı kesinlikle bunlar. Bir zaman sonra yine unuttum tabii bunları, yine yazımı yazıp herkes gibi ben de büyük bir hevesle insanları bekleyecektim, insanlarımı. Tıpkı bayramda harçlık bekleyen çocuklar gibi hem de. Sonra yine belleğimdeki kelimelerime ulaşmaya çalışacaktım, bazen bir yazı bazen de karşımdakine dert anlatmak maksadıyla belki de.