İnsanlar; sevdikleri öldüğünde ilk şoku atlattıktan sonra hem merhuma faydası olur umuduyla hem de insanlara yardım ederek bir bakıma kendilerine de yardım etmek için fakirlere, düşkünlere, evsizlere ve toplumun sınıfsal olarak bakıldığında altlarda kalan kesimlerine en azından o anlık karınlarına sıcak bir şey girsin isteğiyle çeşitli yardım kuruluşları aracılığıyla çorba dağıttırıyorlar.

Bu iş için belirlenmiş yazılı olmasa da insanlar arasında bilinen bazı noktalar vardır. Yukarıda belirttiğim sebepten ve diğer başka sebeplerden dolayı iyilik yapmak isteyenler sayesinde Hacıbayram’da cuma namazı çıkışlarında çorba dağıtılıyor. Ben de iki hafta önce cuma günü, bir yardım kuruluşunun çorba dağıtımında gönüllüydüm.

İnsanların ne kadar çeşitli ve bazen tuhaf olduğunu biliyorum ama bu tarz olaylar aracılığıyla daha iyi gözlem yapabiliyorum. Daha en başından bazı şeyler çok garipti. Kaç çeşit çorba olduğunu soran birisi vardı mesela… Biraz düşününce kimseye kızamıyorum. Herkes farklı ailelerde, farklı çevrelerde büyüyor. Farklı hassasiyetlere sahip oluyor, bazen sahip olamıyor bile buna.

Benim görevim paketli yuvarlak ekmek vermekti. Ekmeklerin içinde bulunduğu poşet tam insanlar gelmeye başladığında yırtıldı. Anadolu’da insanların sofradan kalkarken kırıntılarını bile topladığı ekmeklerden bir iki tanesi düştü. Bana kınar gibi bakan teyzeler oldu. Bilerek yapmasam bile biraz utandım. Neyse ki yanımdaki gönüllülerden biri hemen aldı ve olayı büyümeden çözmüş olduk.

İnsan kendini çok seviyor. Herkesten çok. Bardak sayısı belli, çorba sayısı belli, ekmek sayısı belli ve caminin avlusu insan doluyken, o insanların yarısı çorba almış diğer yarısı almaya hazırlanıyorken beşinci defa sıraya giren birisi vardı. Kızıyormuşum ya da ayıplıyormuşum gibi oldu ama yukarıda dediğim gibi kimseye kızamıyorum. O kişinin aldığı fazladan her şeyin başkasından eksiliyor olmasının getirdiği vicdani sorumluluk ve kimseyi üzmek, eksiklendirmek istemiyor oluşumuzun getirdiği ikilem biraz can sıkıcı ve düşündürücüydü.

Bir şekilde dağıtıldı çorbalar. Ekmek erken bitti diye somurttu bazı dedeler. Bazı teyzeler çocuklara çikolata verirken beni çekti. Biraz aç olsam bile çorba içecek vaktim yoktu ve içmek doğru gelmedi o an.

Çorba dağıtımı bitince aracı olan vakfın binasına gidip bir bardak çay içtik. O gün eve gördüklerim yüzünden hüzünlü, güzel bir şeye aracı olduğum için sevinçli ve tanıştığım kişilerin ismini hatırlamaya çalışarak gittim.