Bir kalabalığın ortasına oturmuş, zihnimin kaosunu dinliyorum şimdi. Daha az önce bileklerimde hissediyordum vücudumda gezen kanın hızını. Bir miktar başım dönmüştü ve biraz da midem bulanmıştı. Tüm bunlar neden mi olmuştu?

Milyonlarca insanız şu dünyada. Bazılarınızla tanıştık. Bazılarınız için hala milyonlarca yabancıdan biriyim. Kiminin hayatından öylece geçtim. Kimine biraz dokundum. Kaçına dokundum? Ve neden hepsine dokunmuş olmak istedim?

Korkuyorum hacimsiz olmaktan. Korkuyorum dünyaya gelip sadece gitmiş olmaktan. Herhangi bir yerde duramamış olmaktan korkuyorum. Kabullenemiyorum sıradanlığı, öylesineliği. Anlamsızlığa bu yüzden kızgınım. Beni öylece kullanmak isteyen, bunu da kendince normalleştirenlere bu yüzden öfkeliyim. Ama en çok sever gibi yapanlara, sevme potansiyeli olanlara dargınım. Çünkü istemiştim. Orada bir izim kalsın istemiştim. Bu yalnızca benimle ilgili değilmiş. Doğrudur. Sapkınca bir beklenti bu. Herkes herkes için anlamlı olamaz. Ben neden bekliyorum bunu?

Ağlamak istiyorum, bağırıp çağırmak, "Hey, bak bana buradayım!" demek istiyorum. "Öylesine geçip gitme buradan, gör beni!" diye bağırmak istiyorum. Bu neyin bağımlılığı?

Bana verilmeyenler başkasına hunharca sunulabilir ve pektabii bunun da benimle hiçbir ilgisi olmayabilir. Bunu da kabullenemiyorum. Bir şeyin benimle ilgili olması mı yoksa benimle hiçbir ilgisi olmayışı mı beni daha çok yaralıyor bilmiyorum.

Hacmimi arıyorum. Her yerde...

İnsanları çok seviyorum. Kolay seviyorum. Sevmeyi seviyorum. Ama beklenti duymadan da yapamıyorum. Bazılarının rengi baştan belli oluyor ama ben bunu da kabullenemiyorum. Bir laf var hani, sevdiğini bırak gitsin, dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır. Ya hiç benim olmamışsa? Ya zaten bu yol yokuşlu deyip artık kazanmış olduğu o güzel kimliği bir başkasına sunmak isterse? Ben neden tercih edilen değilim? Bu travma nereden?

Bunların hepsi saçmalık. Aptal biri değilim. Çirkin de değilim. Tamam bunlar benimle ilgili de değil. Ama kabullenemiyorum.

Yıllarım geçti, çoğu emeğim boşa gitti. İzim kaldıysa da yanlış kaldı. İnsanlar ne isterse onu gördü. Bu zaten böyledir. Geriye sadece ben kaldım. Göremediğim beni seven topluluk bir de. İyi ki var dediklerim. Beni seçenler. Umarım seçmişlerdir. Elde kalan olmak istemem.

Beni kim aklıyla seçer ki? Bence akıllıca bir tercihim bu arada. Ama yine de anlaşılamayan bi uzaylı gibiyim. Drama yarattığım söylendi. Üzüldüm. Bana sorsan hayatım dramatikti.

Şu anki duygularla intihar da edilirdi. Ben yazmayı tercih ettim. Çünkü Kübra'nın ne suçu var? Milyonlarca insan hak ettiği değeri görmüyor. Ve bu onlarla ilgili olmak zorunda değil.

Kabul edemiyorum. Henüz edemiyorum. Vücudum karıncalanıyor. Öfke doluyorum. Isınmak için köyü ateşe veren çocuk gibi hissediyorum. Ama hiçbir şey yapmıyorum. Sadece buraya yazıyorum.

Bir kalabalığın ortasında zihnimdeki kaosu dinliyorum. Burada izim kalsın istiyorum. Ben vardım, kendim için de olsa, bunlar anlamlıydı.