İrademiz dışında geldiğimiz dünyada, irademiz dışında olduğumuz kişiliklerimizle, iradesiz insanlarla, iradesizce öleceğim günlerde bile gayet güzelsin. Seçemediğim yaşam da gayet güzel, mutlaka güzel olacaktır seçemediğim yaşam. 


Çelimsiz vücudumdan çıkması için gerçek benliğimin benim kendimi öldürmesi gerekecektir, her erkek evladın babasını öldürdüğü gibi, ki bu gereklidir. Tasavvuf kadar öldürmek de yaşatmaya dahildir. Ama kendini ama başkasını. Gömmek gereklidir birilerini, en anlamsız yaşayan için bile bir anlamdır. Sonunda gömdüğün gibi gömülecek olmanın bilincinde olmak, bi' anlığına benliğini sorgulatacaktır. 


Hepimiz aptalız. Sadece bazılarımız daha az aptal. Yani insan ırkı zaten denyo. Bazen Dostoyevski'nin bile aptal olduğunu düşünüyorum. Yani aklı başında biri neden kitap yazar ki? Sana düşüncelerinin okunması gerektiğini düşündüren ne? Her şeyin anlamsız, gereksiz bir kaderden hatta yazgıdan ibaret olduğunu kavrayıp yaşamını anlamlı kılmak için uğraşmamak, yani buna gerek bile duymamak ve buna rağmen yaşayabilmek çok kutsal, ki benim için bile her şey gayet tabii anlamlı. İnsan hak etmese bile yaşamayı hak ediyor. Ne acı. Birileri, birileri daha güzel yaşasın diye kendini istemeden de olsa yoruyor. 


İnsanlık için umudun olmaması, insanlar için olmayacağı anlamına gelmez fakat bu bir şey ifade etmez. Sonuçta insanlar hâlâ açlıktan, soğuktan, savaştan ölüyor. Anlamlı intiharların da sayısı azalıyor. 


Her şeyden üstün tek bir şey vardır, o da sevgidir. Hayatta kalır belki ama sevgisiz yaşayamaz insan. Ki bir annenin bile çocuğunu kendi menfaatleri uğruna doğurup mecburen sevmesinden daha önemlidir başka bir insanın bütün günahlarından, kibrinden, kıskançlığından kurtulup bir süreliğine bile olsa sevmesi. Dünyadaki bütün kötülüklerin sebebi, gerçek bile olmasına ihtiyaç duymadığımız dümdüz sevgidir.