Nedensiz arayışların olmadığı, insanların birbirinin kalbinden sürgün edilmediği bir yer var. Her şeyin bütün çıplaklığıyla aktarıldığı, ölümün korkudan ziyade küçük bir vedalaşma görüldüğü yer. İnsanların dürüst olma adı altında zalimce davranmadığı bir yer. Böyle bir dünya var, evet. Tam da bulunursa korkudan ne yapacağımızı bilmediğimiz yerde... Burada bütün kararlar sorgusuz, bütün suçlar cezasız kalıyor. Böyledir işte hüküm vermenin imkansız boyutuna ulaştığı, yargılamanın sınır tanımadığı yer. Orada bütün aşklar yarım, bütün hevesler kursakta kalmış. Geri dönmek için çok geç olduğu düşünülmüş, her geçen gün bir önceki pişmanlığı aratmış. Buraya da "hak edilmeyen yaşam" denmiş. Herkesin kendi yaşantısından daha fazlasını hak ettiğini düşündüğü bu yaşama vicdan davet edilmemiş. Böyle bir yer var. Bazılarını uykusundan eden derin düşüncelerde, bazılarının inzivaya çekilen rüyalarında...