Hakan Günday son yıllarda edebi açıdan başarılı olup da adını geniş kitlelere duyuran nadir yazarlarımızdan. 2013 yılında çıkardığı "Daha" kitabı ile yurt dışına da açılmış olan yazarımız 2016 yılında Ay Yapım gibi televizyonculuğun ve sinemanın devlerinden olan yapım şirketinin yapımcılığını yaptığı "Daha" kitabından uyarlanan filmin senaryosunu da kendisi kaleme almıştır. Film ne kadar ticari anlamda pek bir başarı elde etmese de eleştirmenlerden tam not almıştır.


Politik göndermelerle dolu olan kitap, öykünün bu gibi göndermelere müsait bir konusu olduğundan, hiçbir gönderme okuma zevkini indirgemiyor. Kitapta mültecileri kaçak yolla Türkiye'den geçiren bir babaya sahip olan Gaza'nın öyküsünü okuyoruz.


Kitabı iki bölüme ayırırsak ilk bölümde Gaza'nın babasının onu kapattığı kafesten; Kandalı'dan çıkmaya çalışmasını okuyoruz. Gaza ilk bölümün sonunda Kandalı'dan babasının ölümü ile kurtulsa da ikinci bölümde beklediği gibi olmuyor. Kendi Kandalı'sını oluşturuyor. Kendini insanlıktan soyutluyor. Zorla kapatıldığı kafesten, Kandalı'dan çıkmak için yıkıp yakması gereken yeri yeniden inşa ediyor. Bağışıklık kazandığı Kandalı'ya tekrar dönüyor. On iki yaşında, babası yüzünden dört gün boyunca kaldığı hapisten nefretle ayrılıyor. On beş yaşında yine babası yüzünden mahsur kaldığı kayalıktan yine nefretle ayrılıyor. O kadar çok nefret ediyor ki nefret onun için bağışıklığa, bağışıklıksa bir bağımlılığa dönüşüyor. Kendi kafesini inşa ediyor, kendi kafesi aynı tadı vermeyince Kandalı'da kurtulduğu babasının inşa ettiği kafesi tekrar inşa ediyor.


Kitabı dört yüz sayfadan oluştuğu için Hakan Günday filme uyarlarken büyük ölçüde kitaptan çıkarmalar yapıyor. Filmde bir nevi kitabın ilk yarısını izliyoruz. Bence başarılı bir şekilde filme uyarlanan öykü; kitabı okuyanları tatmin edemese de gayet başarılı bir film olmuş. İzlemediyseniz filmi izlemenizi tavsiye ederim.