Herkes kendine mantıklı gelen ama aslında mantıklı olmayan düşüncelerle kendini kandırıyor. Bunun nedeni insanların düşünmeyi tercih etmemesi. Kendi düşüncelerini -büyük ihtimalle bir yerde duyduğu ve hiç akıl yürütmeden benimsediği düşünceleri- kendini korumak üzere işlediği bir kalkanmış gibi görüyor. Düşüncenin ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu kimse umursamıyor -çoğu insan düşünceleriyle kumar oynuyor-. Başka insanların düşüncelerini dinlemeden, düşünmeden kendini koruyabilmek için geliştirdikleri cevaplardan oluşan ilkelce bir kalkan. Bu kalkanı oluşturduktan sonra insanlar, insanlığını bırakıp kendi içindeki hayvanlara dönüşüyorlar. Tek dertleri aynı bir aslanın et bulma derdi gibi para bulmak! Kısacık ömürlerindeki zamanı daha mükemmel objektiflerle değerlendirebilecekken kendi ilkelce zevkleriyle dolu çamur birikintisinde debelenmek için harcıyorlar. İşin garip kısmı bu insanlar bu durumdan mutsuz olduğunu bildikleri halde birikintilerine çamur eklemeye devam ediyorlar -düşünmeye sebep olan yollardan biri darbe almak, acı çekmek ve türevleridir, mutsuzluk da buna girebilir-. Hiçbiri gökyüzünü, insanları, dünyayı, bulunduğu durumu düşünmüyor, fark edemiyor, umursamıyor. Ne kadar çamurdan bir durumda olduklarının farkında değiller. Ölümü bir hayvanmış gibi bekliyorlar ve bunu yapmaya devam ediyorlar. Cidden bu kadar önemsiz mi sizin için hayat? Hayat sizin için önemli olduğu için kurmadınız mı çamur birikintinizi? O zaman düşünün! Kandırmayın artık kendinizi. Ne kadar kendinize bir aptalmış gibi gelseniz de ilerlemeye çalışın. Sizin potansiyeliniz az değil, herkes gibi potansiyeliniz çok fazla. Tek yapmanız gereken ilerlemek. Karşınıza çıkan her olaydan bir şeyler öğrenmek ve kendinize yaşadığınız olayı öğretebilmek, bilincinizde olmasını sağlamak. Rezil olun, utanın kendinizden. Ama unutmayın, deneyimlediğiniz her şey sizi siz yapıyor. Ve deneyimlemeyi bırakmadığınız sürece kendinizi kendiniz yapacaksınız. Hiçbir şey için asla geç değil.