Gözlerin ışıkken karanlık gecelerime

Bir eylül akşamında vurulmuştum o gözlere

Yaşım daha yirmilerde

Kasımda aşk başkadır dediklerinde

Bulmuştuk kendimizi evet haykırışları içinde

Etrafta onlarca insan

Yükselen alkış sesleri

Elinde papatyalardan gelin çiçekleri

Bir yastıkta kocayalım yastığımız da vardı

Annenin senin çeyizin için sakladığı

Kokun bana sen kadar yakınken

Hasretti o yandan bakışın Halide'm

Ve sen girmişken efsunlu hayatıma

Çılgınca çarpıyordu yüreğim

Tıpkı küçük bir çocuk gibi

Halide'm hatırla...


Yanakların daha da allanırdı her görüşümde

Utanıp kaçırırdın benden o al yanakları

Ne vakit evden çıkacak olsam

Bilirdim dönüşte beni kapılarda karşılayacağını

Belki de Ali Rıza Bey hoş geldin

Gene mi anahtarını unuttun sen bakayım

Cümlesindeki sitemle karışık

Tebessümünü daha çok hissetmek için

Almazdım anahtarımı yanıma

Sesin yani en sevdiğim parçam

Bir Neşet Ertaş türküsüyle yıkardı

Boyalı yaşantımı

Biraz doğallık koyardı yerine

Biraz da yanık yemek kokusu

Hani sen yemekleri hep dibine tuttururdun ya

Güya lezzeti böyle anlaşılırmış

Olmuş mu Ali Rıza Bey demenle

Olmadığı hâlde olmuş gibi mimikler yapar

Yanık pilava övgüler yağdırır

Soğansız piyaza destanlar yazardım

Halide'm hatırla...


Her sözün biraz yeşil yağmurdu

Yazın ortasında saksılarımıza damla damla akan

Yapraklar katardı kuş konan sardunyalı penceremize

Yeşil yağmura inat güneş açardı

Karşıki yaylanın yamacında

Biraz da oynak bir kemençe

Horon tepen gençler misali

Karadeniz kızıydın ya hani

Baban tulum eşliğinde çıkartmıştı seni evden

Etrafta camlara doluşmuş komşular

Gelin arabasının önünü kesip

Para koparmanın planlarını yapan çocuklar

Heyecandan eli ayağına dolaşan ben

Dün gece eline kınalar yakılan gelinlikler içinde sen

Kınanda Ankara havası çaldırsan da

Görümcenle karşılıklı göbek atsan da

benim Karadeniz güzelimdin

Halide'm hatırla...


Gözlerin söndü karanlık gecelerime

Çılgınca çarpmıyor yüreğim

Artısıyla eksisiyle bu hayatta

Her şey yüzüme gözüme bulaşıyor

Velhasılıkelam

Dibi tutmuş yemeklerini

Neşet Ertaş türkülerini

Seninle geçen koskoca altmış bir seneyi

Özledim...

Oturduğumuz ev bana dar geliyor

İçine sığamaz oldum

Arif'in oğlu da kocaman oldu

Bu sene okula başladı başlayacak

"Dede" dedi geçen gün çocuk aklıyla

"Ben uslu durursam babaannem bize gelir mi?

Ahmet'in babaannesi hep geliyormuş"

"Gelmez mi Halil'im, sen yeter ki uslu dur" dedim

Neriman da senin gençlik resmini çerçeveletmiş

Evvelsi gün sürpriz ettiler bana damatla

Salondaki mavi berjerin yanındaki duvara astık

Torunlar gelip gidip resmine bakıyor

Babaanne, anneanne diye seslenip öpücük atıyorlar kendilerince

Ben hâlâ yirmili yaşlarımızda kalmışım

Oysa

Çılgınca çarpıyordu yüreğim

Tıpkı küçük bir çocuk gibi

Halide'm hatırla...


08/04/2021

(Gördüğüm bu resmin bende hissettirdiklerinin kalemime yansıyan tarafı. Olay ve kurgu şahsıma aittir, görseldeki kişiyle alakası yoktur.)