"... Hüseyin Nazmi, “Eğer okumak istersen kütüphanenin anahtarları oradadır” diyerek arkadaşını yalnız bıraktığı vakit o büyük bir azaptan kurtulmuş gibi bir nefes aldı.

Okumak? Artık bunların hepsinden nefret ediyordu. O şairler, o sevgili kitaplar, bunlar bütün yaşamamış yahut yaşamaktan yorulmamış adamların sahte şiirleri, sahte felsefeleriydi. Bütün şiir ve felsefe işte şu dakikada onun bu keder ve ümitsizliğinin içinde vardı. Kapısını sürmeledi, yalnızlığından emin olmak istiyordu, soyunmadı, uyuyamayacağını biliyordu, açık penceresinin yanına oturdu... "