Haklısın Asmin. Ne söz edeyim şimdi bütün bunlara? Kaç kere yazıp da yırtmadık mı? Görmeyenler utansın. Yırtıklarını atarken bile sonradan okunmasın diye karalayıp attık. Sırf başka bir şeyler karalanmasın diye. Olan oldu. Elden incindik Asmin. Ozana ilet, becerememiş de. Ne söylerse getir hemen bize. Getir de ondan da ders almayacağımızı bile bile dinleyelim. Çarpı ikide falan anlatma Asmin, biz... biz sahiden sensedik. Azar azar dök meyi. Ki taşmasın. Biliyorum sürahide... Bunları daktilo ederken ne oldu biliyor musun kahveyi masaya döktük işte. Amma olacağı buydu. Elimizin ayarı yok, patavatsızın tekiyiz. İtidal desen ne arar gövdemizde, kanımızda? Amaan mazeret sunacak değilim Asmin sana, sen bilirsin neresinden seveceğini insanı. Bizce ne sözlerine aldanmalı ne amellerine. Sırf içindekilerin de içindekile bakmalısın, gözün ağrımazsa tabi. Balıklar gibi yüzeceksin gökte ve kuşlar gibi denizde uçacaksın. Havasını solumasan da başka memleketlerin solumuş gibi yapacaksın, oradan sorduklarına halliceyim diyeceksin. Neyce neyce? Men dakka dukka. Yani kapıca. Ve eşiğikce. Nasıl sevmeli bilir misin? Eşikteki gibi. Kem küm etmeyeceksin, taş atınca kızmayacaksın hatta kafana pil bile atsa güzel anacaksın. Sevdiğim değil, seviyor olduğum diye imla edeceksin. Asmin ya? Unuttum, gafletteki bizimki. Toz olmuş her yeri bak. Gelsen de temizlesek ya? Oluru var mı yok mu? Bizce bir martıya çözeriz bu işi yahut bir şiire. Ama temizledikten sonra alırsın şiirini. Adı şiirin "Hallice" olur. Bir başka zaman, müsaitliğime göre değişir uzunluğu ve küçüklüğü. Sana bir yol görünüyor dediler. Nerden anladınız demedim, önüme baktığımda zaten yol duruyordu yerinde. Yolcu yolunda gerekmiş Asmin, kapıyı bacayı iyi kilitle bir koşu bakkala gidip gelcem. Bi' gönül alıp gelcem hemencecik.

~