Ne oluyor?
Anlayamıyorum bir türlü,
Anlatamıyorum.
Müsemma göstermeden,
-İnce bir kırgınlıkla-
Yıkılıyor bütün hayaller.
Bilmem!
Nasıl tutulur ellerin,
Neden sevilir sensiz hayat,
Ve neden çekilir bu çile!
Bakma, etme,
Bilmem ben öyle,
Sevmek gibi,
Cezası büyük hayasızlıklar.
Unutma, yaz bir kenara,
Kara tahtadan öğrenilmiyor sevgi.
Ve unutulmuyor hiçbir acı zamanla...
Zorla, aldırma, taşkınlık et,
Sığmıyorsun kelime dağarcığıma,
Boş ver,
-Aman canım n' olacak-
Aldırma,
İlk defa kırılmıyorum elbet.
Bil mukabele,
Mutlaka veyahut eninde sonunda,
Sen de anlarsın belki zamanla.
Sana değil bu muallak isyan,
Sana değil bu efgan,
Sana değil mesuliyetsiz acılar,
Sana değil yetim-öksüz kahırlar!
Bana inat bir yaşam bu,
Suçu yok,
Bu şehre ait yolların.
Bitmez buradaki o soğuk samimiyet,
Bitmez o kükürtlü hava,
Ve sonu gelmez adımladıkça biten heves.
Bitmez bu soludukça ciğerime dolan nefes,
Bitmez, biçare öksürükler,
Bitmez bu muzdarip olduğum ızdırap,
Bitmez müdafaası verilen çile.
Aman sen eğme kafanı,
Tıpkı benim gibi,
Yürürken o şahane yolunu.
Bakma bu yollara,
Bakma bu izlere,
Bakma bu tanıdık simaya.
Sizin yeni fark ettiğiniz yollarda,
Benim en az üç farklı dertle yürüdüğüm,
Ayak izlerim var.
Tanrıya değil serzeniş,
Haşa nasıl isyan edilir ona,
Öğretilmedi bana,
Duvarları hep aynı bu evde.
Demiştim hatırla;
Dört duvar arası hapishane.
İşte o hane,
Bu hane!